imaj.ilhami.jpg

Karer Siteleri
Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

 

 

 

 

 

 KARER  SİTELERİ (karer, cafran, binlom) İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME



İlhani Sertkaya

Bir an gibi, Karer’e ait üç siteyle birlikte karşılaştığımda, her Karer'li gibi ben de sevinmiştim doğal olarak. Bu üç sitenin de kendisine göre, bir atmosferi, yaklaşımı, birikimi, tecrübeleri vardır, ona göre sitenin rengini vermişlerdir. Ortak vurgu; Karer'dir. Bu ortak vurguyu gören biri olarak heyecanlandığımı belirtmeliyim.


Hemen her gün Karer'i görüyorum gibi bakıyor, izliyor, okuyordum. Bir de baktım Karer.org’da benim resmim, profilim, bazı şiirlerim geçmiş. Karer, tanıtım ile ilgili öz, özetli bilgiler... Bu bilgilerden özelikle 'tarihi' ile ilgili yazıya katılmadığım halde, sıcak bir atmosfer hatırına, izlemekle yetindim. Konuk defterinde Karerlilerin sadece selamlaşmaları, biri birlerinden haberdar olmaları, hal-hatır sormaları da beni duygulandırdı doğrusu. Bu üç sitenin konuk defterinde onları ve çabalarını selamladım. Cafran sitesinin webmastırı, bana anlamlı bir öneri gönderdi. 'Cafran'ın ekmeğini yemiş, suyunu içmişsiniz, siteye yazı yazar mısınız?' demişti. Kıramazdım, ilk elde hiç bir kitabımda geçmeyen, 'cafranlı anı'larımı özel olarak yazdım. Webmasterin aktarım hataları oldu, düzeltildi, derken yazım bitti. Zaten her üç Karer sitesinin de canlı tutulması, zenginleşmesi için çaba harcamalıyım diye düşünmüştüm. Eh, biliyorum ki sadece 'düşünmek' bir şey ifade etmiyordu. Sonra Binlom webmastırı ile iletişimim oldu.Yazmaya başladım kısaca. On beş de Zazaca ders hazırlayıp aktardım. Bu ara, doğal ki, bazı arkadaşlar, öğretici yazılar yazdılar.

'Toleranstan, demokrasiden' bahsetti her kes, her zaman ve her yerde olduğu gibi.
 
Zaten bir okurun sorusuna binlom şu cevabı vermişti; 'Binlom, elbette başıboş, amaçsız hedefsiz yürüyen bir at arabası değildir.' Ben de madem öyledir, burada düşünce, fikir, bilgi, alışverişi olur diye burada yazdım.

  Benim için bu üç site de fark etmezdi zaten. Fakat cafran ve karer.org sitelerinde, maalesef bir kaç selamlaşmalar dışında, bir türlü canlanmadı. Umarım canlanır, genişler. Biliyorum kolay da değil, yine de temennim o sitlerin de canlanması, genişlemesi. Bazen bu iki sitede, bir anlamsız 'konuk' küfürü, günlerce kalabiliyordu. Bu gibi şeyler, hemen her sitede karşılaşılan durumlardır. Karer.org sitesinin webmastırı, çok da 'çok' olmayan bir iki küfürle karşılaşınca, siteyi kapatacağından bahsetmişti.

Kapatabilirdi de… Sitenin karşılaştıkları ve mümkün ki karşılaşacağı durumlardır.
 
Biliyorum ki, site yapmak, yaşatmaktan daha kolaydır bilenler için. Benim de başımda geçmişti ve üç kez yıkıma uğradı. Webmasterimin dediğine göre, tespit edilen iki hacker'dan biri Hürrüyet gazetesiymiş. Yani virüs, Hürriyet gazetesi tarafından gelmişti. O sıralar bir kaç kişi gibi, Emin Çölaşan’a da açık mektup göndermiş, kendisini aleni tartışmaya davet etmiştim. Bu bize 'hukuk, demokrasi!' dersi vermeye kalkanlar, tartışma yürekliliğini gösteremezlerdi biliyorum, ama cevapları, beyinlerindeki gibi 'virüs' olmalı mıydı? Evet.

Yasaklara sığınıp sansür uygulayanlardan, inkârlara sığınıp, demokrasi oynayanlardan, toleranslardan bahsedip, herkesi kendisi gibi düşünmek gerekliliği anlayanlardan, evrensellikten söz edip, fanatiklik okuyanlardan, halkların kardeşliğinden 'dem' vurup, Kürt halkının kendi özgürlüğüne karşı çıkanlardan halkımız çok çekti, çekiyor.

Onun için 'durgun gölleri kurcalamalıyız' demiştim. Onun için tartışmaktan 'çekinmek' bir yana, aksine tartışmalıyız, birbirimizi anlamalıyız, karanlıkta bir şey ve kimse kalmamalı diye düşünüyorum. Söz kesilmemeli, sözden korkulmamalı demiştim. Çünkü iyi biliyorum ki, sözden korkanların karanlıkta mutlaka kalmasını istedikleri konular var.

Bizim böyle bir sorunumuz yok, olamaz da...

O halde, karşı çıktığımızı sandığımız, bildiğimiz, anti demokrasi ve 'Tek doğru ben' anlayış sahipleriyle önemli farkımız olmalı.

Demek istediğim; bu üç Karer sitesinin güzellikleri bir yana, bu zenginleşme, tartışma birbirimizden öğrenme imkânı ve atmosferini daha çok binlom'da bulduğum için burada yazmaya başladım.

Unutulmaması gereken bir şey var ki, eğer binlom, sansürden tamamen arınmaz, tartışmalar düşünceler üretilmezse o zaman solar.

Benim kimsenin yazılarının, düşüncelerinin kaldırılması bir yana, yayınlanmasından yana olduğumu belirtmek isterim. Bu sitede, bilinen bazı arkadaşların tamamen bana göre inkarımıza dayalı yazılar yayınlanıyorsa, karşı yazılar yayınlanmıyorsa, zaten farkına varılsın, bilinsin bilinmesin, 'bir rota'ya daha doğrusu 'ratasız'lıga giriliyor demektir.

'Binlom'un rotasını değiştirmek isteyenlerden bahseden, ya da 'durgun göller mi kaldı' diyen sayın Cafer Yurtsever'e ve diğer arkadaşa şunu sorabilirim; 'Hangi rotadan bahsediyorsunuz ki değiştirilmesin istiyorsunuz? Ya da 'durgun göller kalmış ki bu tartışmalar oluyor sanırım… Yoksa olur muydu?'

Ben her kesin kendi düşüncelerini özgürce ifade edilmesinden yanayım kısaca.
 
'Özgürlüğün amasız, fakatsız' savunucusu olduğumu her fırsatta bıktırıcı da olda tekrarlarken, buna hepimizin ihtiyacı olduğuna emin olduğum için belirtiyorum.

Cevaplarsınız cevaplamazsınız, yazarsınız yazmazsınız kişinin bileceği sorundur ama, her kes özgürce düşüncesini yazmalı. Yoksa hep 'bir yerlerde bir iki benzemez gibi görülen benzer vardır.'

Bilmesek mi? Bulmasak mı? Ker kesin kendisini özgürce ifade etmesine alışmasak mı?

Peki, bir de ben sorayım; böyle bir durumda ne yapacağız şimdi ya da sonra?

'Dost acı söyler'. Gerçekten doğru. Fakat ne var ki, 'dostun söylediği acı gerçekleri', kimi dostlar bir türlü anlamıyorlar. Tartışmayı 'çekişme', ya da olumsuz anlamda 'polemik' sanıyorlar bazıları. Tartışma bu ikisi de değildir. Bana göre genelde Asya toplumlarına has bir geleneği daha kırmamışız; tartışmalarda, isteriz ki, karşı kişi bizim düşüncelerimizi hep onaylasın, iltifatlar yapsın. Ya da, bir kişisel sorunmuş gibi algılıyoruz. Ama bu ilerletici, öğretici değil. Çünkü bu tartışma değildir. Belki 'tartışma'nın kendisini tartışmak gerekiyor.

Binlom zengin içerikliliğini sürdürmek niyetindeyse (ki öyle biliyorum), bu dost uyarımı düşünür umarım. Zaten başka değil yalnız binlom, hiç bir site zenginleşemez. Solar gider. Bütün üç Karer sitelerinin solmasını ben de sizler gibi elbette istemiyorum ki, bu değerlendirmeyi yapıyorum.

Erzurum’da Türkiye'nin kaderini ellerine almış, 'teftiş komutanlarından' birine yanaşmış derdini anlatmak istemişti geçen gün bir bayan. Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşmak zorunda kalmıştı.

Komutanın cevabını sanırım her kes duydu:

- HADİ GİT TÜRKÇE ÖĞREN...

Hani diyorum o bayan akabinde bir de 'demokrasiyi, dilleri, kültürleri, insan haklarını' sorsaydı akıllı' komutana, sizce ne cevap alırdı?

Hani şu hemen her kesin ortalama 'kabul ettiği, savunduğu!' şeklinde bir cevap alacaktı.


Yine tekrarlayayım sorumu: Peki ne yapacağız şimdi?

Bütün bu söylemler, üzerimizde dönen dolaplar, 2005 yılında daha çağdışı garip anlayışların neden ayakta kalabildiğini, 'Karer’de uzayda olmadığına göre, Karer’i ve hepimizi direk ilgilendirmiyor mu?

Bunları tartışmayalım mı? Ya da binlom'da bunlar tartışılmamalı mı? O durumda geriye ne kalır merak ediyorum?

Pek bir şey kalmaz enim olun...

Öğrenci bursları da, festival de şiir de, edebiyat da kalmaz...

İnsan halidir bu, alışveriş için daha zengin ve çeşitlilikleri olan pazara gider. Sadece elma satan pazara 'eh' gider ama hep elma yiyilmez bilirsiniz.


Her okuyucunun da kendince bulmak, bilmek, istediği ilgi alanları var. Kimi tarihle, kimi felsefe, politika, şiir, roman, güncel gelişmeler, sanat vb. ilgilidir.

'Doğruların cetveli kimsenin elinde değil'. O halde her kes 'doğrusunu' özgürce ifade etmeli.


Ya da kimseler 'tek doğru' sahibinin çizdiği çerçeveye zaten sığamaz, o doğru, 'kendi başına ' kalır.

Bir anlam da ifade etmez.... Çünkü sahibi tarafından 'doğru' sanılan şey aslında eğridir.

Bırakalım da insanlar bu doğru ve yanlışları görsün diyorum.

Buna alışmalıyız diyorum.

Bu olmazsa olmaz diyorum demokrasi kültürü için. Arkamızda yığınlarca dersler var.

Neden bütün bu dayatılmışlıklardan arınıp yeni bir insan tipi olamayalım?

Olabiliriz, sadece bizlere dayatılmışların dayatmalarına karşı çıkarken, onlara benzeme çelişkisine düşmemeliyiz.

Sadece zülüm ve sefalet edebiyatı yapmak sorunları çözebilseydi hiç şüphesiz en iyisini yapabilirdik.

12 Eylül'ü 25 yıl geçti. Daha o felsefe döner dolap gibi eğemense, bundan bizlerin açık konuşmaması, dogmatiklikler, dar ideolojik yaklaşımların getirdiği marjinallik, 'ele güne' dokunmama, en önemlisi de, bu adresi iyi tanımama payımız yok mu dersiniz?

'Sağın erkende 'sol', ak'ın erkende 'kara' olduğu bu karmaşıklıklar içinde 'şaşırtmaca' konseptinin olmadığını düşünebilir misiniz?

Üç Karer sitesini değerlendirirken, bunları düşündüm.

Karer sitelerinin zenginleşmeleri, çoğalmaları umuduyla....


İlhami Sertkaya
15.09.2005