imaj.ilhami.jpg

4.Digisen degistirecek
Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

DEĞİŞEN DEĞİŞTİRECEK             06.08.02

 

Değişim, eskiyi kendisiyle hesaplaşarak yenmektir. İnsanın kendisiyle ciddi hesaplaşmasıdır.Ömrün önemli bir kavşağıdır.Yolun bir noktasında, adeta kolayına kaçıp takla atarak geriye,aşağılara inmek de değişimdir, o gülünç ‘değişimi’ zaten ciddiye almadığım gibi,kendi başını kendisi yiyecek. Eğer içinizde o büyük kavgayı vermemiş,ileriye dogru bir değişimi yakalayamamışsanız, mevcut statukoculuğu değiştirmek için iddialarınız ezbercildir.

Kendisini değiştirmeyen kişinin, başkalarını değiştirme derdi ya da hakkı da olamaz.

Kavramların üstünü ve anlamını küllendirmeyin. Şu ‘demokrasi’ kavramını kimler kullanmaz ki..ama demokrasi kavramı, istiyenin istediği gibi ve hele kendi çıkarı için sadece kullanmanın modasını, gün geçtikce açığa çıkarıyor, maskelerini düşürüyor. Evrensel kültür, uygarlık ve çağdaşlık, kendisini muğaklaştıran odakları yanlızlaştırıyor. Ben ‘hangi demokrasi’ sorusunu artık pek anlamlı bulmuyorum. Dünyayı her bakışta ak ve kara gösterenlerin sorusudur bu. Günümüz dünyası ve teknik gelişme, dünyayı küçülttü deyim yerindeyse.Medya daha bir devleşti. Ulaşım ve iletişim, en ücra köşelerin gizlenmek istenen ‘kara sırları’nı açığa çıkarıyor anında.Bu gelişmeleri yaşayamayan, göremeyen geçen asrın kimi düşünürleri, O günün koşullarında doğal olarak ileri sürdükleri kimi düşünceleri, geçerliliğini yitirmiş diyorsak eğer, klasik düşüncelere çakılan kimileri tarafında bir ‘sapma’ olarak değerlendirmelerini dinlemeyecek kadar hızlı gelişmeler yaşadık, yaşıyoruz. Zaman da adeta hızlandı.’Hızlı düşünme’ ye endekslenen bir hayat içindeyiz. Kimse ‘amerika’yı yeniden keşfetme zahmetine katlanamaz.Dünyanın bir ucundan bir başka ucuna bir günde varabilirsiniz. Japonyadan Amerikaya, ilginiz olan günlük gelişmeleri, internette bir tıklamayla görebilir,bilgi sahibi olabilirsiniz.

Bu gelişmeler ve iç dinamik, oligarşik, statukocu, klasik, inkarcı, ırkcı resmi ideolojileri daha bir zorluyor.Bu ozelliklere sahip Türkiye sistemini, ( bunlar yetmiyormuş gibi) daha da gerilere götürmek isteyen odaklar kenara itilecekler. Artık ’ tekcilik’ felsefesi eğemenliğinin sonuna doğru yaklaşıyor. Bunu gibi,alternatif diye sunulan klasik kimi sol ya da sosyalist politikalar da, kenarda kalmaya mahkumdurlar.Ne inkar ne de ütopya politikaları...somut ve değişimin gerekliliğini yine somutca sunabilen politikalar arenadadırlar.İşte türkiye,bu sancıyla kıvranmaktadır.3 /4 agustoz günü Millet meclisinin AB uyum yasaları diye coğunluğun aldığı kararlarla çıkan gelişme, bağnaz ve inkarci ideolojinin kabuğunda bir çatlatma yarattı.

Yetersiz de olsa, önemlidir.Bir demokrasi mevzisidir.Tabii, burada, yine bilinmeli ki, son yirmi yılın özgürlük hareketinin emeği esastır. Ve özgürlük hareketi, zaten başından beri demokrasi için olduğunu eğer sözde anlatamadıysa,şidete sarılmak zorunda kalmalarını her halde anlatabildi.Bizim coğrafyanın politikleşmiş potansiyelini artık türkiye eğemen politikası hesaba katmamazlık yapamaz.İsterse görmemezlikten gelinsin, isterse, oralı olmuyormuş gibi davransın. Hiç önemi yok. ‘kele berber gerekmez’.

                         X     X            X              X               X

Aziz nesin bursa’da sürgündeki anılarını anlatırken, bir de kendi sürgünününü sebebi olan bir broşurdeki düşünceleri için  hayıflanarak’ şimdi o broşurdeki düşüncelerimi bugün iktidar savunuyor’ derdi. Evet ne kadar da şu türkiyenin garip olduğunu söylesek de azdır.Bizi kürt olduğumuzu söylediğimiz için asıp kesenler, dilimizi konuşmak istediğimiz için sürgün zindan gezdirenler, bu gün kürtçe dilinin serbest olması gerektiğinden bahsediyorlar. Peki  demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan bu değişimi bizler savununca,bizi asıp kesmelerin boş yere olduğunu anlayan dünün kimi inkarcıları diyelim bir ömenli adım attılar, bizim bunca acılarımıza ne diyecekler?

Lanet olsun!!!!!

Daha bitmedi...değişim sürecek, sürmek zorundadır.Türkiye demokratikleşecek..Biz bütün acemi yanlarımızla zaten başından beri değişmişiz...demokrasi ve özgürlük gerekir diyoruz. Bunca bedel onun içindir.Değişen değiştirecek. Ne inkar ne ütopya..

                           X            X                X                X

Dalkavukları hiç cidiye almadım. Onlara işaret etmem, maskelerini indirmemin çabasıdır. Duruma göre ‘yanar dönerler’. Ertoğrul Özkok, bu değişime nasılda kendisini hemen uydurmuş ve ‘Bıjı Türkiye’ sloganını o ‘Türkiye türklerindir’ logosunda, ırkcılık ve inkar kokan gazeteye önermişmiş.Bundan iki ay eveline kadar, ‘kürtçe yoktur, hangi kürtçe’, gibi çelişkili ve maaşı için ömrünü daşkavuklukla geçiren,Çölaşanın da, artık bu konuda düdüğü eline alındı.Bunlar söylemiyor, söyletiliyor.Maaşları aşkına yazdırılıyorlar.Bir çırpıda biter işleri, ondandır ciddiye almıyorum ve söyletenleri ciddiye alıyorum. Parti olarak MHP, inkar ve rant ikliminde ancak boylanır.Onu, her ihtiyac duyulduğundan başlarına kaldırırlar, kullanırlar, ‘arza talep’ azaldıkça da,yere çalarlar yine kulananları tarafında.Fakat öyle bir kere değil,yavaşca aşağı alırlar.Ürkütmezler.Bu sicili kan kir kokan parti, yine lazım olabileceğinin hesabıyla, mesafeli davranırlar.MHP nin işi zaten bizim coğrafyada bitmiştir.Bakmayın kenar köşe kurt ulumalarına.Yerine ‘Hizbullah’ı koydular, zamanı gelince sarafsarını çektiler.AKP denilen islamı ve inkarı birlikte götüreceğini sanan bozuntu partiyi, sayın ‘Yaşar kaya’ nın dediği gibi halkımız,’idam ve dillerin özgürlüğü’ ile lanet yaklaşımını unutmayacaktır ve fıratın ötesine onu sokmayacağız’. Artık inkar,ve coğrafyamıza karşı düşmanlıkla hiç bir politik parti kazanamaz. Dün ve hiç bir zaman da kazanmamıştı türkiye.Şimdi kazanmanın demokratik değişime endeksli olduğunu anlayabilen anlayışın kıpırtıları var.Rantcının, derin kliğin,siyaset tüccarının,ve onların siyasi temsilcilerinin korktukları budur.MHP lerin, Çölaşanların, Kırca’ların, Ağar’ların, Susurluk saltanatcılarının korkuları bundandır.

İşte bu gelişmelerin yaşandığı böyle bir kavşakta, 3 kasım seçimleri var. Yetersiz kim yanlarına  rağmen, demokrasi değişiminin yasal adresi olan HADEP’i güçlendirmek, desteklemek değişimin esas unsurlarına düşmüş.Ütopya politikacılarını ve her seçimde,’Dumalı’ alıntılarla ‘sol çocukluk hastalığına yakalanmış’ları zaten kastetmiyorum. Olgunlaşmış, somut politikaların somut sonuç alıcılarını kavrayabilmiş potansiyeldir bizim bahsettiğimiz.Kimi demokrasi güçlerini küçük hesaplarla oyalamanın o küküç düşlerinden kurtarabilirsek kendimizi,demokrasiye varan yolu kısaltabiliriz.Yeterki kendi olumsuz ve adeta alışkanlık olmuş anlamsız acemiliklerimizi yenebilellim.

Evet, ne inkar ne ütopya, değişen değiştirecek.

 İlhami Sertkaya