imaj.ilhami.jpg

Manzaralar ve Biz

Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

 

 

 

 

 

 Manzaralar ve Biz

İlhami Sertkaya

Karşınızda, Deniz Gezmiş, Atatürk, Nazım Hikmet'li fotoğraflar. Adı 'Türk Solu' siyasi dergisi. Sonra Latin Amerika'nın efsanevi gerilla komutanı Che Guwera'nın resmi.

'Yekta Güngör Özden'in de yazdığı bu dergi ya da site, 'sol' diye, Kürtlere olmadık hakaretler maddelenmektedir.

Bizim işimiz, yıllardır bizleri inkâr ettikleri yetmiyormuş gibi, bir halkın değerlerine hakaret ederek 'antiemperyalizm, demokrasi!' oynayan Türk dalaveresinin her sıfattan temsilcilerini kısmen 'bizimki'lere anlatmak olmamalıydı. Bizim işimiz, varlığımıza kast eden Kemalizmin 'kurbanları'
oldukları için, kendisine hakaret edenlerimizden 'bizimki'lerden bazılarını, bu hakaretten kurtarmakla uğraşmak olmamalıydı.

Bizim işimiz, dünya alem gibi olmalıydı; yani dinciysek kendi gerçekliğimizin dincisi, sağcı, solcu, liberal, ateist, aydın vb isek kendi ulusal değerlerimizin insanları olduğumuzun kimlik tartışmasına asla ihtiyaç duymadan, kendimiz olmalıydık.

Heyecanlarımız, reflekslerimiz, duygularımız, sevmelerimiz, çok yanlış kanalize edilebilmişliğin kurbanları olduğumuzun gerçeği, 'bizi bizlerle uğraştırmayı 'hediye!' etmiştir. Bu garip hallerimiz olmasaydı, bugün bu 'Türk solu' denen paçavranın dergisi de, sergisi de bizimle bu kadar alay
edemezdi, Bundan, bizi inkar edenlerimize alkış çalan gariplerimizin payı var.

Bu manzara, eğer 'bizden' her hangi birilerine garip bir çağrışım yapmıyorsa, iki ihtimal düşünüyorum; ya o kişi tamamen duyarsızdır, ya da gerçekliğinden koparılmış, bitmiştir.

Biten biri, sakın ola ki bizleri de, 'demokrasi-memokrasi' oyunlarıyla 'bitirmeye! kalkmasın, bu oyun bedeller ödenilerek bitmiştir.

Deniz Gezmiş'ler böyle değillerdi biliyorum, ama gelin Türk dalaverelerini görün ki, bu güzel insanları (Deniz Gezmiş, Che guwera) kendi ırkçılıklarının hanelerine yazdırtma terbiyesizliklerinden çekinmiyorlar. Che Guwera'lar ezilen ulusların kurtuluş mücadelecinin içinde, Latin Amerika 'Kemalist'lerine karşı direk savaş verdiler.

Nazım hikmet, 'böyle değildi'. O hiç bir zaman Kemalizmle ideolojik akrabalığından kopmadı. Sefalet edebiyatıyla, bir şair olarak, kendi zamanında bizim coğrafyada katliamlar, kırımlar olmasına rağmen tek kelime etmedi. Fakat Atatürk’ü yine de övdüğü gibi, 'Orta Asya’dan bir kısrak boyu gibi. . ' falan dizelerle 'Bu vatan kimin' çağrışımlarıyla, 'Turancı’lığa primler veren şiirler de yazdı. Bu şiirlerin içinde bolca 'Hürriyet, özgürlük!' kavramlarını da koydu.

Ama bizler, Nazım Hikmet'leri tanıdığımız kadar, Cigerxwin'lerimizi tanımadık.

Öyle tanımadık ki değerlerimizi, yine halkımızın değerlerini yasaklayan Kemalizmi savunarak ömür geçiren Atilla İlhan'lara adeta methiyeler dizen selamlar gönderebiliyoruz. karer.org sitesinde (bazı okurlar). Bu, gerçekiğin de yabancılaşmanın adıdır.

Biz Atilla ilhan'ları sevsek de, onlar bizi tek şartla severler; bizlere dayatılmış inkârımızı onaylamamız şartıyla.

Benim değerlerime tahammül etmeyenleri sevmem demek, sevmemin alt üst oluşu demektir. Başka bir deyişle, 'kendimi sıfır etmem, başkası için takla atmam' demektir.

Yazık. . .

Çünkü bu durumda, ben her şeyim, ama kendim değilim.

Bizim coğrafyada, insanlaşma, kendisi olma hareketinin ifadesi, işte bu dayatılanlara itirazdır.

İşte tam da burada sahteliklerin, iki yüzlülüklerin bizleri bizden yabancılaştırma konsepti sürekli işletiliyor.

Tabi, 'anti emperyalizm, demokrasi, özgürlük, uygarlık' aşkına!

O ne biçim 'özgürlüktür'! ki, halkımızın dilini, kültürünü, kimliğini inkar ediyor yasaklıyor?

O ne biçim 'demokrasidir'! ki, kendimizi, gerçekliklerimizi ifade etmeyi, mezar taşlarımıza bile anadilimizde adımızı yazmayı yasaklıyor?

İşte tam da 'Alaturka işi demokrasi!'

Ve Türk solu' da tam da bu 'alaturka'nın solu...

Açıp okuyun, fazla söze gerek yok... Kimse de bizlere, 'alaturka' oyunlarını 'entelektüelcilik, uygarcılık!' oynayarak 'Melek' rolüne girmesin.

'El' görevini yapıyor, biz de görevlerimizi yapmalıyız.

Gerisi masaldır. . .

Hiç kendimi kandırdığımı hatırlamıyorum, ama yanılmadığımı söyleyemem. Bunlar çok farklı şeyler.

Ulusal gerçekliğimize sarılmak, birlik ve tolerans kültürünü, demokrasi geleneğini güçlendirmek, değerlerimizi evrensel değerlerle örmek, kendimizi sevmek zorundayız.

Kendi değerlerimizim milliyetçileri olmak zorundayız.

Varsın 'it ürüsün', bu 'kervan yürür'.

İlhami Sertkaya
13-10-2005