Ne Gariptir
Şu İnsanoğlu?
İlhami Sertkaya
Bir an durup,
bütün sizi kuşatan, etkileyen, ideolojilerden, politikalardan, felsefelerden
çekin düşlerinizi ve adeta sıfırdan, bir dünya hali’nin düş turuna çıkın.
Bir an durup, bütün sizi kuşatan, etkileyen, ideolojilerden, politikalardan,
felsefelerden çekin düşlerinizi ve adeta sıfırdan, bir dünya hali’nin düş
turuna çıkın. Bütün düşlerinizi 'yük'lerde boşaltın. Ne bir şiir, ne bir şarkı,
ne okumuş olduğunuz bir kitap, sizi kıran bir 'iç çekimi', bir duygulanma
hali, bir kızgınlık mesela... Gerçekçi ve olmuşları bilebildiğiniz kadar,
objektif olabildiğiniz kadar 'yalın' olun bir an kendiniz için.
Ben bazen bunu becerebiliyorum siz de eminim beceriyorsunuz. İşte bu
'yalınlıkla' bir düş turuna çıkın. Bir yandan insanlığın kendi sorunlarını
çözme çabasını, bir yandan 'insanın' bu çabalara karşı çıkma çabasının
gariplikleriyle dolu bir tarih göreceksiniz. Bir yandan insan aklının yeni keşiflerini,
bir yandan bütün bu 'dahi' yeniliklere karşı engelleyici, yıkıcı davranışlar
göreceksiniz.
İnsanlık 'taş'ı kavramış, yararlı hale getirmiş mesela,'insancık'lar bunu
'atmak, bir şeyler kırmak, yıkmak' için kullanmış.
İnsanlık 'suyu' kavramış, onun düzenlenmesini, ürünler elde etmesine kulanmış,
'insancıklar' suyu 'boğmak, bozmak, bulandırmak' için çaba sarf etmiş. Bütün
filozoflar o yüzden acı çekmiş. Hani şu sayelerinde bugün internet çağına ulaştığımız,
dünyanın bir çok 'bilinmez sır'larını bilebildiğimiz filozoflar yani...
Herakleidos, bir gün çocuklarla oynarken, o günün 'soylu'ları toplanmış etrafına
ve kibirlice, küçümserce gülmüşlerdi. Herakleidos bunlara boyun kırmış ve:
— Ne aval aval gülüyorsunuz, bizim yaptığımız
sizinkilerinden daha güzel değil mi? demiş.
Herakleidos bir ahırda gübrelerin içinde acı çekerek ölmüştü.
Suyun basıncını bulup, bu sevincten insanlığa adeta o tarihi müjdeyi vermek
için hamamda çıkıp 'Bulduum buldum' diye bağıran filozofa 'deli' muamelesi
yapmışlardı.
'Ene el hak' demişti Nesimi, bunu anlamak için bir an dinlemek şöyle dursun,
derisini yüzmüşlerdi.
Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfeden Galileo'yu enginizasyonlara uğratmışlardı.
Elektiriği Edison, kuşkusuz işkence odalarında insanlara işkence edilsin diye
bulmamıştı.
Fakat günümüzde, dünyanın yuvarlak olmadığını söyleyen bir 'akıllı!' her
halde… Bütün insanlığın hizmet etmiş düşünürlerin 'haksız' olduklarını
söyleyebilecek bir 'nankör' de yok.
Fakat bütün bu insanlığın yarattığı gelişmelerden, imkânlardan yararlanıp, kendi
saltanatları için insanlığın yolunu kesmekle uğraşan 'insancık'larla uğraştığımız
da bir gerçek daha. İnterneti, virüs korsanları bozsun insan sağlığını tehdit
etsin diye oluşturmadı o pırlanta zekâ.
Osmanlının yıkılması için, birçok ülkenin talan edilmesi, ilhak edilmesi, bir
dünya savaşının yaşanması gerekmiyordu.
Jan Doruan isimli Fransız bayanın, bir seferinde kadın hakları için,
Prudhon'a 'Af edersiniz, bana söyler misiniz, vücudunuzun hangi parçası sizi
kanun kurucusu yapmıştır?' anlamlı sözünü söylemesi için asırların geçmesi
gerekiyormuş, bütün bu 'insancık'ların kirlettiği,
körelttiği dünyada.
Bölük pörçük, düşlerden adeta bir iki siğara içim hızla dolanıp günümüze
geldim. Başbakan Tayyib Erdoğan'ın Amed 'çıkartma' sına bir uğradım son
olarak.
-Kürd sorunu yoktur böyle düşünürseniz yoktur, demişti.
-Kürd sorunu vardır bu benim de sorunumdur, dedi Amed'de.
İki kere iki dört mü ediyordu?
Şu insan oğlu ne garip...
Ve insanlık, 'insancık'larla uğraşmak zorundadır daha...
İlhami Sertkaya
17-08-2005
|