imaj.ilhami.jpg

Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

  13-Aralık 2001 Perşembe

 

İlhami Sertkaya:
Ya Bu Deveyi..

Bedevilerin deve sırtlarında çöl rüzgarlarına salladıkları eşarplarında bir edebiyat deryası çıktı. Sözler ve duygu yoğunluklu söylenceler, çölde yankılanırken, onu susturmaya çıkan özel bir siyasi güç yoktu. Gelişti, genişledi ve İslam ile beslenip yayıldı. İslam, bu edebiyatın kervanı oldu. Kılıç ve atın gidebildiği yere onu götürdü. Acıyı dindirmemek için ağlamamayı tasviye eden eski Arap aşiret reislerinin intikam duygularından, halife çatışmalarının siyasi arenalarından, Arap hayatının bütün iyi ve kötü detaylarından bu edebiyat kökleşti. Çölden esen bu rüzgar, Arap'ı uluslaştırıp, devlet (ler) kurdurttu.

Gariptir ki, insanlığın bir değeri, birikimi olan edebiyat, ancak kılıcın acımasız hükmüyle devletleşebiliyordu. Mani ve Zerdüşt edebiyatında kılıcın hükmü olmadığı için, tarih onları küllerine savurdu. Uygarlığın beşiği olan Mezopotamya'ya at ve kılıçtan başka hiç bir insani değerleri olmayanların bu koca uygarlığa çok geri ve yabancı olmalarına rağmen hükmedebilmeleri başka nasıl izah edilebilinir?
Tarih burada acımasızdır. Tarih, burada kılıcı ve vahşeti olanındır. Ne zaman ki suçlu kılıç, suçsuz atın sırtına bindi, uygarlığın tarihi, bu vahşi tarihin ayakları altına alındı. Mezopotamya ilk büyük darbeyi oradan aldı. Yere düştü. Ondan sonra gelenler rahatlıkla bu yere serili yaralıyı ard arda kuşattı. Bizler o büyük darbenin 21. yüzyılına taşınan bedelleriyiz.

Akıl gelişti, teknik gelişti, red etme bilinci, çözümler, alternatifler gelişti. Fakat o büyük ve ilk darbenin gelenekçileri, bu gelişmelere yeni ve utangaç kılıflar uydurarak, deve dikeni batmış ruhlarındaki servet ve iktidarlarını bütün uygarlıkların ve demokratik çözümlerin üstünde tutmayı yine ve yanlız kalçalarındaki silahla ve kasalarındaki parayla sürdürebildiler.

Rönesans doğuya uğramadığı için, günümüzde en koyu aptallıklar ve tabii ki en eski tarihi haksızlıkların vahşetine uğrayıp en çok çözüm bekleyen sorunlar yığını doğudadır.

Afganistan'ın acılı manzarası, Irak'ın Saddam ile dibe vurması, Türkiye'nin güldürücü, trajik inkarcı politikası, İran'ın Molla hükmü, Suriye'nin ölen Baba'nın yerine geçen oğlunun alkışlanması, yukarıda kısaca işaret ettiğim yıkılası lanet sebeple direkt ilgilidir. İki kere ikinin bütün dünyada dört ettiğini inkar eden bir kimse de kalmadı fakat, Türkiye'yi yönetenler, kendi servetleri ve çıkarları için, bütün demokratik istemleri, bir tarafa bırakıp, iki kere ikinin beş ettiğini söyleyebiliyorlar daha.

Hemen hergün insanlıkla alay edercesine açıklamalarda bulunan Türkiye yönetimi, son günlerde yine Afganistan'la ilgili Ecevit'in etnik yapıya dayalı geniş tabanlı hükümet önerdi.
Yaa gördünüz mü şu karabahtlı demokratik anlayışı! Başkalarına ve dünyaya nasıl demokrasi dersleri veriyor. Türkiye'ye sıra gelince "Ama, fakat, efendim şey yani. Olmuyor" akıl fıçısı olmuyor! Sen de neticede kılıçla başlayan vahşi tarihin günümüzdeki gelenekçisisin. Ya bu deveyi güdersin ya bu hendekten geçersin.