Bulanık Sular ve İncik Boncuk
İlhami
Sertkaya
Binlom sitesinde temel ve genel
anlayışım, düşüncelerimle ilgili öz ve kısa belirlemeler yaptığım bir
mülakatım oldu sorulan sorular çerçevesinde. Doğrusu isterdim ki,
eleştiriler, bakışlarla değerlendirilseydi. Tek kişi değerlendirmişti
cevaplamıştım. Sonra ‘karşımda olmayan bir fikrin sahipleriyle zaten
tartışamam’ demiştim. Sonra birkaç makale yazdım amacım daha çok fikir
alışverişiyle Karer’e ait bir sitenin canlı tutulması, katılımın olması,
yoksa zaten yazdığım, yazacağım site(ler) var. Onu, onları bile belirtme
gereği, duymadım daha da duymuyorum.
Eğer ‘büyük laf’ olmazsa, bu benim
egolarım ile bir sorunumun olmadığı anlamına gelmeli, buna ihtiyaç
duymadığımın anlamına yani.
Ötesi; imalı, dolaylı gönderimleri
pek sevmedim, yapanlara da ısınmadım. ’Kızım sana söylüyorum gelinim sen
anla’yı sevmedim ve o yüzden direk ‘geline ‘söylerim ismini vererek.
Neden isim vermeyeyim? Vermeyecek
kadar ‘çekiniyorsam’ muhatap da olmam.
İşte ben, böyle imalı gönderimler yapanlarla
muhatap olmayı o yüzden sevmiyorum. Gelin görün ki sadece ‘imacı’lar yok,
okuyucular da var bu sitede... İşte o yüzden ‘imacı’ların ‘imeceleri’ne
ineceğim bazen.
Ortaokulda, Nurali Sevin’ler
atmosferinin eğemen olduğu dönemlerde yani… ’yogurt beyaz mı siyah mı’
münazaralarını düzenler iyi eğlenirlerdi beyler….
Şu Murtaza beyin, kullandığım felsefik, tarihi bir durumu ifade eden ‘çelme’
kavramımı, içini boşaltıp alaya almasına acı güldüm de, aklıma o münazaralar
geldi, fakat eğlenen beyler inkarcılıklarıyla başları belalarda oldukları
için onlar eksikti.
Yapmayın yazık… İncik boncuk
oynamadığımızı anlamıyorsanız, yine yazık. ’Pusuda yatan kurtlar’ seksen
yıldır efendileriyle bizi zaten uğraştırıyorlar Nurali Sevin bey... Biz zaten
pusuda yatma değil, o pusuları deşifre etmekle, bozmakla ilgiliyiz Nurali
bey... İki yüz kaç eder’ falan demiş, sıfır elde sıfır yazılar yazmıştınız
eğemenlere daha da tek dokunacak bir yazı yazmadığınız için, sizi hani bir
dost tanımı ile uyarmış, ‘artık şu İstanbul’a gel’ demiştim anlayalım
kimler
kaç yüzdür demek istemiştim, anlamadınız ya da anlamanıza rağmen ‘İstanbul’a’
değil de ‘imalı’ bana gelmiştiniz Hoş gelmişsiniz o halde Murtaza bey….
Şimdi sorayım: Bizim tarihimize resmi
Türk ırkçı ideolojisi ve devleti çelme vurmamış mı? Evet mi, hayır mı Murtaza
bey?
Bizim halkımızın bütün değerlerini inkar ve yasak etmemiş mi bu ‘çelmeciler’?
Dogru mu, yanlış mı Murtaze bey?
Nurali Sevinler Aydın Sevinler bu bahtsız çelmecilerin ‘(aydın sevin bilerek,
Nuralı Sevin bilmeyerek) yandaşları değiller mi Murtaza bey?
Sizi ‘İstanbul’a getirecek’ bir sorum olacak kaçış yok:
Siz Genelkurmayı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bekliyorum cevabınızı madem bana geldiniz….
Festival dedik, Karer dedik, sevelim,
sahip çıkalım dedik, ama işin içine Karer dahil bütün halkımızın,
coğrafyamızın değerlerini inkar edenleri birileri koysun demedik ki…. Sonra
koyacak biri, biz de bu inkarımızın üzerine bir bardak su içeceğiz festival
yapacağız… Sonra itiraz edince de hem suçlu, hem güçlü mantığıyla bilmem neye
‘yağmur çelmesi’ takılmış şeklinde ‘ibo şov’ oynayacağız…
Hayır… Demiştim bu halkın değerleriyle kimse oynamamalı…’Kürdle Türkle neden
ilişkilendiriliyor’ mahiyetinde, sanki inkarcıları görmezden gelen bir tavrın
içine biraz da entel kavramlar koyarak işi ince yokuşlara sürme huyuna devam
edeceksiniz..
Tutmaz bu..
İmalara gönderimlere gerek yok, çünkü
karşınızda çocuk yok… İsterseniz bunu anlamayın..
Murtaza bey biz (genel söylüyorum
bunu) Türk alaverelerini, hilelerini, Kaba, ince, uzun, kısa filmleri çok iyi
biliyoruz. İsterseniz sorun bunu… En son da Perinçek’e sorabilirsiniz.
Bir halk, kimliğiyle, edebiyatıyla,
diliyle tarihiyle vardır.
Bizim halkımızın değerlerini inkar
edenler, kaderine müdahale edenler, etmişlerle değil de ne iledir,
kimlerledir bu hesaplaşmışlıklar, hesaplaşmalarımız?
Kim bilmiyor bunu?
Lütfen ama……
Karer’liyseniz, inançlıysanız HESER
BABA aşkına diyeceğim, çünkü Karer’in de ziyaretleri, manevi kutsallıkları
var Nurali Sevin… Bu kutsallıkları bile inkar eden ‘kutsalık’ları savunmak
Karer’e hakarettir… Nurali sevin?
Şimdi söyler misin kim pusudadır?
‘Kim eğri mi, nasıl oturtursa otursun ama doğru konuşsun’ demiştim.
‘Durgun göller karıştırıldı mı’ bakın
hangi suların nasıl net ve bulanık oldukları ortaya çıkıyor…
Ben bulanık sularda yüzmem, orada
incik boncuk oynamayı hiç sevmem.
Bence gerek de yok…
İlhami Sertkaya
06.09.20052005
|