imaj.ilhami.jpg

Cölasan'a mektuplar-1

Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

 

 

 ÇÖLAŞANA’ A..-1

 

Kürtçe dil konusunda yine ‘vatan kurtarıyorsun’!. Bu  birikimin! İlekendini Türkiyede boşuna harcıyorsun. Dünya bilgi merkezine meselagidip birikimlerini dünyanın çözüm bekleyen sorunlarına harcasan da, sana ve senin gibilerine bir dua etsek. Zaten senin gibilerinin nesli kelaynaklar gibi tükenmek üzere. Ve zaten Türkiye’yi bu güzel,insani!,demokrasi, humanist ve toleranslı! Fikirlerin(iz)le yetmişi aşkın yıldır kurtarmışsın(ız)!Ve o günden bu yana Türkiye selamette! Değil mi sanki? Canım yine de biz kürtler, birileri! Arasıra düğmeye! Basıyor, ya da, dış güçler! Bizi kışkırtıyor,biz de emriniz olur! deyip onları kırmıyor ve dağa çıkıyor, kar kış,üşüyor, ac kalıyor, donuyor, ölüyor, öldürüyoruz işte can sıkıntısından. Bizde de piknik böyle oluyor. Ne yapalım bir akıllansak!,bir dış güçlerin aleti olmaktan kurtulsak..! Halbuki Demirel’in dediği gibi Türkiye’de ‘ hak aramanın bütün yolları açıktır, yeterki kırma dökme olmasın’. Değil mi?. Sonra demkraside çare tükenmez gerçeği varken ve Türkiye de demokratik hukuk devletiyken!.

Buyuruyorsunuz ki ‘zaten kürtçe denilince hangi dil anlaşılmalı’. Sahi hangi dil anlaşılmalı Çölaşan? Hintce mi? Çince mi?. Ve sonra ‘zaten kürtçe diye bir dil yoktur’ diye buyuruyorsunuz. Sahi biz şimdiye kadar niye bu gerçeği! Bilmiyorduk? Ne cahilmişiz de haberimiz yokmuş! Ve devam ediyorsunuz, ‘Olmayan dil için’ diyorsunuz ki’ Kürtçe, türkçenin, farscanın, Arapcanın karışımı bir dilciktir’. İşte burada ben ‘cahilin’ kafası karışıyor’. Hem yoktur, hem dilciktir! O bilimsel! Tahlillerinizle derinsiniz!. ‘Çelişkili’ demiyorum. Ne munasebet! Fakat burada bir dursanız kafam az karışacak! Devam ediyor ve bu kez de  ‘Olmayan Kürtçe’yi ‘Dilcik’ olarak varlığını belirttiğinizin farkına varmadan,’ Kaç lehçesi var ve biribirleriyle anlaşamıyorlar’ diyorsunuz. Sen neden böyle ‘Bilim ve gazetecilik’! adına komikleşiyorsun?. Buna mejbur musun Çölaşan?. İnanın yazılarını en çok okuyanlardan biriyim. Niye mi? Açık söyliyeyim ki, dinlenmek, hani gülme ihtiyacım olduğu zaman okuyorum. Kendi gülmem için ‘Ömrünüze bereket’ diyeceğim çünkü, demokrasi yanlız bana değil, sen de dahil, her kese gerektiği için, kendi keyfim için egoistleşip onu söyliyemiyorum. Sahi yine ağzımda senin de sıkca sakız ettiğin ‘demokrasi’ nasıl bir şey? ‘Biz Cahillere’ biraz daha anlatsanız?. Mesela yirmi milyonu aşkın bir kürt halkının doğal isteği olan kendi ‘Dilciğiyle’ konuşma talebi, demokrasi ve insani bir şey mi yoksa, anti demokratiklik midir?. Hani diyorsunuz ‘Eğer (Olmayan kürtçe’yi kasederek tabii) kürtçe seçmeli olsa ve sınavlarda kürtçe’de sorular sorulsa kimse  cevaplamaz’. Daha iyi ya..’kimsenin tercih etmediği kürtçe’den ne diye bu kadar korkuyorsun, söyler misin ‘Derin devletin’ aşkına?. Sonra ‘Bunlara elimizi versek kolumuzu isterler’ diyor ve işte esas ruhunda yerleşmiş, ve sıkıştığınızda ‘Kürt türk kardeşiz’ söylemi ile örttüğünüzü sandığınız, ‘Alaturka kardeşliğinin’ ne anlama geldiğini sırıtıyorsun(uz).Hangi kol, hangi el çölaşan? Sahi bu ne menem bir kardeşliktir Çölaşan? Hani Clinton ‘Yüce parlementonuzda’ İngilizce konuşunca, anlayan, anlamayan parlementerler ayakta alkışlanıyordu.Ve ‘Kardeşiz’ dediğiniz kürt halkının bir temsilcisi kürtçe konuşunca hapse attınız ya.. Dilini, kültürünü,edebiyatını, folklorunu, kimliğini inkar ettiğiniz bir halkın kalan neyi ile kardeş oluyorsunuz  allah aşkına?. Sonra ‘Kürtçülerin de kürtçe bilmediğini’ söylüyorsunuz?. Bunu ıspatlamak için ise, ‘Avrupada yayınlanan bunların gazetesi de türkçe yayınlanıyor’ diyorsunuz. Siz Türkiye’ de yasakcı serüvenlerinizle karşılaşan kürtçe yayınlanan ve ondandır başlarına gelmedik kalmayan kürtçe yayınları bilmiyor değilsiniz. On binlerce kürtçe eserden haberiniz yok değil. Kürtçe yayın yapan televizyonlardan, radyolardan haberiniz yok değil. Sizin ki ‘maksat vatan kurtulsun’ komikliğidir. İşte bu kafayla, yani ‘vatan kurtara kurtara’ vatanı ne hale getirdiğiniz ortada Çölaşan. Senin ki Kürtçe var yok meselesi değildir bayım. Rıskınızı endekslediğiniz  felaketimizin üzerinde geri kalan ömrünüzü sürdürte bilmektir. Öyle değilse ,örneğin iki ay evel açıkca seni davet ettiğim açık tartışmaya cevap verecek yüreğin olurdu. İşte burada ikinci davetimi sana yapıyorum. Buyurun gel, senin istediğin konuda açık ve aleni tartışalım. Bakalım şu ‘Türkiye’yi sevme’ numaranız ve bizlere olmadık sıfatlar yakıştırmaların altında ne çıkar, ne çıkmaz anlaşılsın. Bakalım şu ‘El,kol,’ şu ‘Vatan millet, selamet, cumhuriyet’ kavramlarına sığınmanızın altında neler varmış anlaşılsın. Türkiye’de devletin olanaklarını bolca kullanıp, senin de bizlerden alıştığın hortumcu, banka boşaltma, kavramlarıyla adlandırmak zorunda kaldığın ‘derin devlet’in açığa çıkmış artıklarının, kendilerini ‘Vatan kurtaranlar’ olarak göstermek için, kürtlere nasıl iğrençce küfür ettiklerini, bir maske olarak kullandıklarını bilmiyor değilsin. Onlar branşları gereği soygun, ve hırsızlık yaptılar ve daha da yapıyorlar bolca. Sen de politik olarak, gazeteci! Sıfatıyla kürtlerin demokratik haklarına  iğrençce karşı çıkıp küfür ediyorsun, ne farkın var onlardan. Bilmiyor değiliz, demokrasi ve gerçek hukuk sisteminde, insan haklarını ihlal edenler, dilleri, kültürleri, farklı kimlikleri, düşünce özgürlüklerini yasaklayanlar yasaklanır.İşte sen ve senin gibilerinin korkusu tam da bu gerçekliktir.Çünkü sen, sözde fikir diye, bir halkın diline, kültürüne, kimliğine yasakcı ayıbınla yasaklanacaksın.Ve bunları öne sürerken, ‘Cumhuriyet, el, kol, vatan kurtarma’ numaralarını kullanamazsın Çölaşan. Sana yayınlanmış bir kürtçe kitabımı göndermek ve kürtçe yazmak isterdim. Fakat doğal karşılıyorum ki anlayamıyorsun. Fakat sana senin dilinde, yani Türkçe yazıyorum, yine anlamıyorsun. Demek ki, anlamak için gariptir ki aynı dili konuşmak da yetmiyor. Demek ki,amacın gazetecilik, objektiflik, hukuk, mukuk değil. Demek ki,  amacın üzümü yemek ve bağcıyı dövmektir. Kürt öğrencilerinin okullarda kendi ana dillerini istemelerini, her zaman ki gibi, bir de ‘Avrupalıların düğmesine’ bağlıyorsun.Neyin düğmesi Çölaşan! Peki yıllardır kendi çıkarları için, bütün bu anti demokratik uygulamalarına rağmen, türkiye’yi destekleyen ve onu ayakta tutan kimlerdir allah aşkına?. Avrupa ve Amerika değilse kim? Peki bu, senin deyişinle en uğursuz düğme değil de nedir?.Keşke insani ve demokratik talebleri için, her kimse, onlar da kürtler için ‘düğmeye’! bassalardı. Türkiyenin dünyada bu kadar ‘düğmeye’ basanı varken, kürtlerin hiç bir ‘düğmeye basanı’ olmadı. Ve açık söyliyeyim ki, bu da kürtlerin lehine hiç olmadı. Ve kürtler, kendi demokratik, insani talepleri için, en azında Türkiye’nin üçte biri kadar dünyada ‘düğmeye basanını’! bulmalı, diyaloğlar kurmalı. İşte bu da kürtlerin kanımca en zayıf politik yanlarıdır. Fakat artık, klasik söylemler, ‘alavere,dalavere’ler sökmüyor kürt halkına. Ne de sizin uğursuz ve türkiyeyi dilenci noktasına getirdiğiniz ‘Değerli’! gazeteciliğiniz. Ha, sizi alkışlayanlar mutlaka çıkacaktır. Saray dalkavukluğunu yapan gazeteci!lerden, imparatorluğun enkazları altında kaldıkları güne kadar, bu uğursuz işlerini ‘Devleti Ali’ aşkına, yani rıskları aşkına yapanları hatırlamıyor değilsiniz. Onlar, milyonlarca insan cesedini alkışlarken gazetelerınde,’ Reji, Gülhane hattı, Lövantörler, paravan şirketleriyle, kumpanyalarla’ nasıl da sırıtıyorlardı. Siz de bu gün, yetmişi aşkın yıldır, yani ‘Cumhuriyet’ten bu yana, anti hukuk ve anti demokrasi rejimin , kürt halkının kimliğini, külkürünü, edebiyatını, dilini yasaklamanın sebep olduğu milyonlarca insan cesetleri üzerinde, daha, bu anti demokratik ve susurluklar bolca üreten, hiç bir sorunu çözemeyen, iflaz etmiş, esas olarak bir avuç kliğin yönettiği sistemi destekliyorsun .Evet sen buna mejbursun Çölaşan. Kurallarını yerine getiriyorsun. Sana senin dilin, kültürün, edebiyatın, kimliğin yasaklanırsa ne yaparsın diye sormayacağım. Çünkü sen, bütün bunları bir tarafa atıp, o gün,o sistemde kim eğemense onların yanında olacaksın. Bu İngiliz olur, Amerika olur, Arap olur fark etmez. Türkiye’de ‘dil uzmanlığı’ sana ve Coşkun kırca’ya mı bırakıldı? Yazık! Boyunda büyük ‘fikirler’ yürütüyorsun. Sana kürtçe’nin, Türkçe’den de evel latin harflerine geçtiğini, Türkçe’den de evel latin alfabesini kullandığını anlatmayacağım. Sana Türkçenin dil uzmanlarınca yüzde ellisinin yabancı kelimelerden oluştuğunu, adeta yapay bir dil olduğunu anlatmayacağım. Ne olursa olsun, bir dildir ve bir zenginliktir. (Zengin değil fakat). Şu yazımın içinde sana onlarca kürtçe, arapca, grekce, ingilizce,  farsca kelimeler gösterme gereğini bulmuyorum. Hem yok saydığın, hem var bildiğin kürtçe’ye bu düşmanlığın niye?.

Vaktiyle Mısırda kürtçe yayın yapan bir radyonun kapatılması için, Türkiye’nin mısır büyük elçisi hükümet yetkililerinden girişimlerde bulunur. Hükümet yetkilisi Elçiye ‘Kürtçe dili yok mu?’diye sorar. Akıllı! Elçi de ‘hayır yoktur’ diye cevaplar.Yetkili de ‘Madem ki yoksa, omayan bir şey için korkunuz nedendir, neyin girişiminde bulunuyorsunuz o zaman’ diye cevaplar. Şimdi kürtçe ile ilgili uzun komik fıkralarınıza bir tane de sen ekliyorsun Çölaşan. ‘Kürtçe yoktur ki,,,’ Kürtçe dilciktir..’ ‘Kürtçe denilince hangi dil..?’, Kürtçe’nin bir çok lehçesi vardır’...Güldürme Çölaşan güldürme. Siz değil misiniz ki Yunanistan’da iki yüzbin nufuslu ve birzat içlerine gidip gördüğüm türklerin dilleri, kültürleri, edebiyatları, kimlikleri kendi renkleriyle seçme ve seçilme hakkları, kendi dilleriyle okulları olmasına rağmen,daha ‘Yunan mezaliminden, soydaşlarımızın etnik haklarının çiğnendiğinden’ bahsediyorsunuz. Sonra dönüp ‘Kardeşiz ayrımız gayrımız yoktur’ dediğiniz kürtlerin bütün kimlik, edebiyat, dil, kültür ve anadilde eğitim haklarını yetmişi aşkın yıldır yasaklıyorsunuz. Ve her seferinde de ‘Yine diş güçler, yine birileri düğmeye bastı’ deyip en insani talep olan kendi dilleri ile egitimine bile tahammül edemiyorsunuz. Ve sonra daha ‘çağı yakalamktan, avrupa birliğine girmekten, hukuktan’ bahsediyorsunuz. Geçin bu numaraları. Yutmazlar. Yutarlar diyorsan, yine tekrarlıyayım ki, seni açık tartışmaya davet ediyorum. İstersen bunu yaparsın. Yine buyurun...

İlhami Sertkaya

 

Not: Bu açık ve ikinci kez olan daveti, ulaşabildiğim bütün yayın organlarına gönderiyorum.

İlhami Sertkaya

24.02.2002

 

 

myname@myaddress.com