ÇÖLAŞANA’ A..-1
Kürtçe dil konusunda yine ‘vatan kurtarıyorsun’!. Bu
birikimin! İlekendini Türkiyede boşuna harcıyorsun. Dünya bilgi merkezine meselagidip birikimlerini
dünyanın çözüm bekleyen sorunlarına harcasan da, sana ve senin gibilerine bir dua etsek. Zaten senin gibilerinin
nesli kelaynaklar gibi tükenmek üzere. Ve zaten Türkiye’yi bu güzel,insani!,demokrasi, humanist ve toleranslı!
Fikirlerin(iz)le yetmişi aşkın yıldır kurtarmışsın(ız)!Ve o günden bu yana Türkiye
selamette! Değil mi sanki? Canım yine de biz kürtler, birileri! Arasıra düğmeye! Basıyor, ya da,
dış güçler! Bizi kışkırtıyor,biz de emriniz olur! deyip onları kırmıyor ve dağa
çıkıyor, kar kış,üşüyor, ac kalıyor, donuyor, ölüyor, öldürüyoruz işte can sıkıntısından.
Bizde de piknik böyle oluyor. Ne yapalım bir akıllansak!,bir dış güçlerin aleti olmaktan kurtulsak..!
Halbuki Demirel’in dediği gibi Türkiye’de ‘ hak aramanın bütün yolları açıktır,
yeterki kırma dökme olmasın’. Değil mi?. Sonra demkraside çare tükenmez gerçeği varken ve Türkiye
de demokratik hukuk devletiyken!.
Buyuruyorsunuz ki ‘zaten kürtçe denilince hangi
dil anlaşılmalı’. Sahi hangi dil anlaşılmalı Çölaşan? Hintce mi? Çince mi?. Ve sonra
‘zaten kürtçe diye bir dil yoktur’ diye buyuruyorsunuz. Sahi biz şimdiye kadar niye bu gerçeği! Bilmiyorduk?
Ne cahilmişiz de haberimiz yokmuş! Ve devam ediyorsunuz, ‘Olmayan dil için’ diyorsunuz ki’ Kürtçe,
türkçenin, farscanın, Arapcanın karışımı bir dilciktir’. İşte burada ben ‘cahilin’
kafası karışıyor’. Hem yoktur, hem dilciktir! O bilimsel! Tahlillerinizle derinsiniz!. ‘Çelişkili’
demiyorum. Ne munasebet! Fakat burada bir dursanız kafam az karışacak! Devam ediyor ve bu kez de ‘Olmayan Kürtçe’yi ‘Dilcik’ olarak varlığını belirttiğinizin
farkına varmadan,’ Kaç lehçesi var ve biribirleriyle anlaşamıyorlar’ diyorsunuz. Sen neden böyle
‘Bilim ve gazetecilik’! adına komikleşiyorsun?. Buna mejbur musun Çölaşan?. İnanın yazılarını
en çok okuyanlardan biriyim. Niye mi? Açık söyliyeyim ki, dinlenmek, hani gülme ihtiyacım olduğu zaman okuyorum.
Kendi gülmem için ‘Ömrünüze bereket’ diyeceğim çünkü, demokrasi yanlız bana değil, sen de dahil,
her kese gerektiği için, kendi keyfim için egoistleşip onu söyliyemiyorum. Sahi yine ağzımda senin de
sıkca sakız ettiğin ‘demokrasi’ nasıl bir şey? ‘Biz Cahillere’ biraz daha
anlatsanız?. Mesela yirmi milyonu aşkın bir kürt halkının doğal isteği olan kendi ‘Dilciğiyle’
konuşma talebi, demokrasi ve insani bir şey mi yoksa, anti demokratiklik midir?. Hani diyorsunuz ‘Eğer
(Olmayan kürtçe’yi kasederek tabii) kürtçe seçmeli olsa ve sınavlarda kürtçe’de sorular sorulsa kimse cevaplamaz’. Daha iyi ya..’kimsenin tercih etmediği kürtçe’den
ne diye bu kadar korkuyorsun, söyler misin ‘Derin devletin’ aşkına?. Sonra ‘Bunlara elimizi versek
kolumuzu isterler’ diyor ve işte esas ruhunda yerleşmiş, ve sıkıştığınızda
‘Kürt türk kardeşiz’ söylemi ile örttüğünüzü sandığınız, ‘Alaturka kardeşliğinin’
ne anlama geldiğini sırıtıyorsun(uz).Hangi kol, hangi el çölaşan? Sahi bu ne menem bir kardeşliktir
Çölaşan? Hani Clinton ‘Yüce parlementonuzda’ İngilizce konuşunca, anlayan, anlamayan parlementerler
ayakta alkışlanıyordu.Ve ‘Kardeşiz’ dediğiniz kürt halkının bir temsilcisi
kürtçe konuşunca hapse attınız ya.. Dilini, kültürünü,edebiyatını, folklorunu, kimliğini inkar
ettiğiniz bir halkın kalan neyi ile kardeş oluyorsunuz allah aşkına?.
Sonra ‘Kürtçülerin de kürtçe bilmediğini’ söylüyorsunuz?. Bunu ıspatlamak için ise, ‘Avrupada
yayınlanan bunların gazetesi de türkçe yayınlanıyor’ diyorsunuz. Siz Türkiye’ de yasakcı
serüvenlerinizle karşılaşan kürtçe yayınlanan ve ondandır başlarına gelmedik kalmayan kürtçe
yayınları bilmiyor değilsiniz. On binlerce kürtçe eserden haberiniz yok değil. Kürtçe yayın yapan
televizyonlardan, radyolardan haberiniz yok değil. Sizin ki ‘maksat vatan kurtulsun’ komikliğidir. İşte
bu kafayla, yani ‘vatan kurtara kurtara’ vatanı ne hale getirdiğiniz ortada Çölaşan. Senin ki Kürtçe
var yok meselesi değildir bayım. Rıskınızı endekslediğiniz
felaketimizin üzerinde geri kalan ömrünüzü sürdürte bilmektir. Öyle değilse ,örneğin iki ay evel açıkca
seni davet ettiğim açık tartışmaya cevap verecek yüreğin olurdu. İşte burada ikinci davetimi
sana yapıyorum. Buyurun gel, senin istediğin konuda açık ve aleni tartışalım. Bakalım şu
‘Türkiye’yi sevme’ numaranız ve bizlere olmadık sıfatlar yakıştırmaların
altında ne çıkar, ne çıkmaz anlaşılsın. Bakalım şu ‘El,kol,’ şu ‘Vatan
millet, selamet, cumhuriyet’ kavramlarına sığınmanızın altında neler varmış
anlaşılsın. Türkiye’de devletin olanaklarını bolca kullanıp, senin de bizlerden alıştığın
hortumcu, banka boşaltma, kavramlarıyla adlandırmak zorunda kaldığın ‘derin devlet’in
açığa çıkmış artıklarının, kendilerini ‘Vatan kurtaranlar’ olarak göstermek
için, kürtlere nasıl iğrençce küfür ettiklerini, bir maske olarak kullandıklarını bilmiyor değilsin.
Onlar branşları gereği soygun, ve hırsızlık yaptılar ve daha da yapıyorlar bolca.
Sen de politik olarak, gazeteci! Sıfatıyla kürtlerin demokratik haklarına
iğrençce karşı çıkıp küfür ediyorsun, ne farkın var onlardan. Bilmiyor değiliz,
demokrasi ve gerçek hukuk sisteminde, insan haklarını ihlal edenler, dilleri, kültürleri, farklı kimlikleri,
düşünce özgürlüklerini yasaklayanlar yasaklanır.İşte sen ve senin gibilerinin korkusu tam da bu gerçekliktir.Çünkü
sen, sözde fikir diye, bir halkın diline, kültürüne, kimliğine yasakcı ayıbınla yasaklanacaksın.Ve
bunları öne sürerken, ‘Cumhuriyet, el, kol, vatan kurtarma’ numaralarını kullanamazsın Çölaşan.
Sana yayınlanmış bir kürtçe kitabımı göndermek ve kürtçe yazmak isterdim. Fakat doğal karşılıyorum
ki anlayamıyorsun. Fakat sana senin dilinde, yani Türkçe yazıyorum, yine anlamıyorsun. Demek ki, anlamak için
gariptir ki aynı dili konuşmak da yetmiyor. Demek ki,amacın gazetecilik, objektiflik, hukuk, mukuk değil.
Demek ki, amacın üzümü yemek ve bağcıyı dövmektir. Kürt öğrencilerinin
okullarda kendi ana dillerini istemelerini, her zaman ki gibi, bir de ‘Avrupalıların düğmesine’
bağlıyorsun.Neyin düğmesi Çölaşan! Peki yıllardır kendi çıkarları için, bütün bu anti
demokratik uygulamalarına rağmen, türkiye’yi destekleyen ve onu ayakta tutan kimlerdir allah aşkına?.
Avrupa ve Amerika değilse kim? Peki bu, senin deyişinle en uğursuz düğme değil de nedir?.Keşke
insani ve demokratik talebleri için, her kimse, onlar da kürtler için ‘düğmeye’! bassalardı. Türkiyenin
dünyada bu kadar ‘düğmeye’ basanı varken, kürtlerin hiç bir ‘düğmeye basanı’ olmadı.
Ve açık söyliyeyim ki, bu da kürtlerin lehine hiç olmadı. Ve kürtler, kendi demokratik, insani talepleri için, en
azında Türkiye’nin üçte biri kadar dünyada ‘düğmeye basanını’! bulmalı, diyaloğlar
kurmalı. İşte bu da kürtlerin kanımca en zayıf politik yanlarıdır. Fakat artık, klasik
söylemler, ‘alavere,dalavere’ler sökmüyor kürt halkına. Ne de sizin uğursuz ve türkiyeyi dilenci noktasına
getirdiğiniz ‘Değerli’! gazeteciliğiniz. Ha, sizi alkışlayanlar mutlaka çıkacaktır.
Saray dalkavukluğunu yapan gazeteci!lerden, imparatorluğun enkazları altında kaldıkları güne
kadar, bu uğursuz işlerini ‘Devleti Ali’ aşkına, yani rıskları aşkına
yapanları hatırlamıyor değilsiniz. Onlar, milyonlarca insan cesedini alkışlarken gazetelerınde,’
Reji, Gülhane hattı, Lövantörler, paravan şirketleriyle, kumpanyalarla’ nasıl da sırıtıyorlardı.
Siz de bu gün, yetmişi aşkın yıldır, yani ‘Cumhuriyet’ten bu yana, anti hukuk ve anti
demokrasi rejimin , kürt halkının kimliğini, külkürünü, edebiyatını, dilini yasaklamanın sebep
olduğu milyonlarca insan cesetleri üzerinde, daha, bu anti demokratik ve susurluklar bolca üreten, hiç bir sorunu çözemeyen,
iflaz etmiş, esas olarak bir avuç kliğin yönettiği sistemi destekliyorsun .Evet sen buna mejbursun Çölaşan.
Kurallarını yerine getiriyorsun. Sana senin dilin, kültürün, edebiyatın, kimliğin yasaklanırsa ne
yaparsın diye sormayacağım. Çünkü sen, bütün bunları bir tarafa atıp, o gün,o sistemde kim eğemense
onların yanında olacaksın. Bu İngiliz olur, Amerika olur, Arap olur fark etmez. Türkiye’de ‘dil
uzmanlığı’ sana ve Coşkun kırca’ya mı bırakıldı? Yazık! Boyunda
büyük ‘fikirler’ yürütüyorsun. Sana kürtçe’nin, Türkçe’den de evel latin harflerine geçtiğini,
Türkçe’den de evel latin alfabesini kullandığını anlatmayacağım. Sana Türkçenin dil uzmanlarınca
yüzde ellisinin yabancı kelimelerden oluştuğunu, adeta yapay bir dil olduğunu anlatmayacağım.
Ne olursa olsun, bir dildir ve bir zenginliktir. (Zengin değil fakat). Şu yazımın içinde sana onlarca
kürtçe, arapca, grekce, ingilizce, farsca kelimeler gösterme gereğini bulmuyorum.
Hem yok saydığın, hem var bildiğin kürtçe’ye bu düşmanlığın niye?.
Vaktiyle Mısırda kürtçe yayın yapan
bir radyonun kapatılması için, Türkiye’nin mısır büyük elçisi hükümet yetkililerinden girişimlerde
bulunur. Hükümet yetkilisi Elçiye ‘Kürtçe dili yok mu?’diye sorar. Akıllı! Elçi de ‘hayır
yoktur’ diye cevaplar.Yetkili de ‘Madem ki yoksa, omayan bir şey için korkunuz nedendir, neyin girişiminde
bulunuyorsunuz o zaman’ diye cevaplar. Şimdi kürtçe ile ilgili uzun komik fıkralarınıza bir tane
de sen ekliyorsun Çölaşan. ‘Kürtçe yoktur ki,,,’ Kürtçe dilciktir..’ ‘Kürtçe denilince hangi
dil..?’, Kürtçe’nin bir çok lehçesi vardır’...Güldürme Çölaşan güldürme. Siz değil misiniz
ki Yunanistan’da iki yüzbin nufuslu ve birzat içlerine gidip gördüğüm türklerin dilleri, kültürleri, edebiyatları,
kimlikleri kendi renkleriyle seçme ve seçilme hakkları, kendi dilleriyle okulları olmasına rağmen,daha
‘Yunan mezaliminden, soydaşlarımızın etnik haklarının çiğnendiğinden’
bahsediyorsunuz. Sonra dönüp ‘Kardeşiz ayrımız gayrımız yoktur’ dediğiniz kürtlerin
bütün kimlik, edebiyat, dil, kültür ve anadilde eğitim haklarını yetmişi aşkın yıldır
yasaklıyorsunuz. Ve her seferinde de ‘Yine diş güçler, yine birileri düğmeye bastı’ deyip
en insani talep olan kendi dilleri ile egitimine bile tahammül edemiyorsunuz. Ve sonra daha ‘çağı yakalamktan,
avrupa birliğine girmekten, hukuktan’ bahsediyorsunuz. Geçin bu numaraları. Yutmazlar. Yutarlar diyorsan,
yine tekrarlıyayım ki, seni açık tartışmaya davet ediyorum. İstersen bunu yaparsın. Yine
buyurun...
İlhami Sertkaya
Not: Bu açık ve ikinci kez olan daveti, ulaşabildiğim
bütün yayın organlarına gönderiyorum.
İlhami Sertkaya
24.02.2002
|
|