imaj.ilhami.jpg

Cölasan'a mektuplar-3

Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

 ÇÖLAŞAN’A -3

                                                                                     5.5. 2002

 

Evet yine ben çölaşan. Bu sana  dördüncüdür kamuoyu önünde açık tartışma davetim. Biliyorum yine enseni okşayacaksın. 4 mayıs  2002 günü AB nın PKK yı‘Terör’ listesine alma oyununu hiç ama hiç derinliğine anlayamadan ‘zafer’! diye aptalca gülümserken, zaten yetmişi aşkın yıldır bunca vahşete ve türkiyeyi bu günkü duruma sürükleterek getiren ‘zafer’! in kanlı oyunlarına adeta ‘devam’ demenin adı olduğunu unutuyor olamazsınız. Demiştim, en çok keyifle okuduğum sensin. İnsanlar gülme ihtiyacını komediler seyrederek giderir. İşte ben de gülme ihtiyacımı seni okuyarak gideririm. Fakat arada bir ‘yolsuzluga, bilmem hangi memurun fazla harcamalar yatığı’ gibi numaralarla, öyle ‘ temiz ana kuzusu’! sahneleriyle perdeleme komikliğini. Onlar ‘ince ayarlar’ gerek yok. Yok eğer bu kendini gizleyen perdelere sarılırsan sorarım sana:

1-   Hüseyin baybaşin’in demireller ile ilgili açık ve delilli söyediklerine neden sus pus kaldın?

2-   Ben ‘didik didik’! aranırken, ‘haydutlar kuşatması’ adlı kitabımda yazdığım gibi, aynı’ ben’i yunanistana  kaçakcılarla kurulan ilişkilerden dolayı geçiren komutanlar kimlerdi? Neydi o paralar aşkına ‘türkiyeyi seven’! lerin bu günkü yerleri ve halleri?

 

3-   Sadece devlet ve kirli resmi kanalın hesabından, yükünü aldıktan sonra  artık kendi hesabına çalışıyor diye o ‘zavallı’ hırsızları değil, hırsızlığın ana karargahında devlet aşkına oturanlara neden bir dokunmazsın? Gerçi bu biraz cahilce soru ama...çünkü sende işte onların medyadaki deşifre olmuş muhbirisin. Kaynağın orası. Söyletiliyorsun gazetecilik maskesiyle.’minik kuş’ demiştin önüne yazılması gereken dosyaları getirene.Hiç söyleyemezsin bu ‘minik kuş’un kimler olduğunu.Bilmez miyiz sanırsın?

 

4-   12 eylüde devlet cemseleriyle taşınan eroini ve eroincilere neden sus pus?

 

5-   Devlet çarkında dönen o karanlık ve kanlı ilişkilerde, bir emniyet görevlisi dayanamayıp ‘bu bir duvardır, bir tuğlası çekildi mi yıkılır’ demişti, neydi o’tuğla’? neden sus pus?

 

6-   ‘susurluk hukuku’! ve ‘bok yediren adalet’! neydi? Neden ses yok?

 

7-   Savaş ortamında esir alınan askerleri, ‘gelin alın’ denilmesine rağmen, arkasına bakmayan ‘sağır olan ‘! Devletin ‘mehmetcik göznurumuz’! edebiyat sahtekarlığının bir haber kadar değeri yok muydu? Hani ‘çok severdiniz mehmetciği vatanı’!

 

8-   Bunca göz yaşı, acı, talan, yakılan yıkılan köyler, sügünler, çeteler, rantcılar, milyarlarca dağa taşa savrulan paralar, ve dilenci noktasına getirilen türkiye, kürdü inkar etmenin eseri degilse nedir?

 

9-   Hangi halk kendi inkar felaketini onaylar söyler misin? İnkar felaketi üzerinde oturan türkiye ‘Lozan zaferinden’! bu yana rahatını gördü mü ki, sen daha o anlayışın ufak kırıntılarına ‘zafer’ diyorsun?

 

Tabi sorular çok uzatılabilinir çölaşan. Senin gibilerinin derdini iyi biliyoruz. Aman türkiyeye demokrasi gelmesin. Kürtler kendi kimliklerini, dillerini kültürlerini, özgürce kullanıp  kardeşce ve eşit ilişkilerde ancak istikrarı olabilecek güclü bir türkiye olmasındır derdin. Çünkü o zaman ekmek paran kesilir çölaşan. Çünkü O sizin gibilerinin beslendiği duvarın tuğlaları çekilir altta kalırsınız. ‘Minik kuşlar’! uçar gider. Bakma AB nin, ABD nin politikalarına. Devlet politikaları başka bir deyişle tüccar politikalarıdırlar. Onlara pazar gerekir. Dev silah sanayileri silahlarını, ancak, ihtiyacı olan ortamlara satarlar. Onlar türkiye’nin  silahlara ihtiyac duymayacak bir demokrasi ortamının gelmesini isterler mi akıllım! Kendilerine ihtiyac duymayan bir türkiye isterler mi sivri zekalım! İşte ondanır, mal bulmuş magribi misali, bu iş için, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan kürt sorununu çözmemiş ve onunla sürekli boğuşan bir türkiye isterler zeka fıçısı! ‘Avrupa terör görmedi de ondan anlamıyor’ gibi beyvari laflar yapıyorsun.Yalandır. Birinci ve ikinci dünya savaşının vahşetini sen yaşamadın. Avrupa halkı, bütün bu vahşilikleri yaşayarak bu güne geldi. Oysa senin gibileri silah seslerini bile korumalar, kapalı kapılar ardında duymadı. O sakalı savaş koşullarında mı keyfe mi uzatıyorsun? Hiç dag rüzgarını hisettin mi? hiç aç ve sussuz kaldın mı? Ama ölü cesetlerinin üzerinde Kelle kopararak dünyaya şerefsiz aklın ‘medeniyet fotograflarını’! çeken sadistleri bir hünermiş gibi gösteriyordun gazetende. Avrupa ,ABD bunları bilmez mi? Umurunda mıydı onların bu vahşet manzaraları? Onlara sizin gibi türkiyeyi kendilerine muhtac edecek aptallar lazımdır beyim.Silah yatırımları, helikopter ihaleleri falan. Yaratılan inkar lanetinin sebep olduğu kanlı ortamlarda ancak ‘vatan millet sakarya’ edebiyatını yapabilir ve ‘mehmetciğin’ cesetleri üzerinde, insanların katletmeleri üstünde ancak oturabilirsiniz. Buna da ‘türkiyeyi sevme’ numaraları yaparak aptalları aldatabilirsiniz. Sizin ‘sevdiğiniz türkiye’ işte bu ve böyle türkiyedir.Bir de bizim secdiğimimiz türkiye var. İşte onu hiç duymak istemezsiniz. Çünkü o türkiyede, rantcılar, inkar aklın sebep olacağı ekonomik ve insan potansiyelinin vahşice çar çur etme resimlerini göremezsiniz. Çünkü o türkiyede, ‘vatan millet sakarya’ numaralarıyla sahtekarlıklar yapamazsınız. Çünkü o türkiyede, ‘ne mutlu türküm’ gibi saçmalıklar yerine ‘ne mutlu insanım’ söylemi olacak. Çünkü o türkiyede, AB ve ABD nin oyuncak gibi kendi ekonomik çıkarları için kullanacakları ve kanlı ortamlara çocuk oyuncağı gibi sürecekleri bir aptallar zihniyetini, kendinizi bulamazsınız. Çünkü o türkiyede, insan hakları, hak ihlalleri, ve enflasyonda dünyanın en geri sıralarında seyreden bir manzara bulamazsınız. Çünkü o türkiyede, ‘örtülü ödenek’ diye milyarları ceb etmeye ihtiyac duyan ve ‘ açıklarsam yer yerinde oynar’ demesine rağmen, sus pus kalabilecek  kadar vatandaşlık bilincinde yoksun koyunlaşmış bir potansiyel göremezsin. Ne bir avuç rantçıların kendi çıkarları için rahatca, sırtlarına ‘yürür aslanım’ diye vurup savaşa gönderilip öldükten sonra, sahte göz yaşları içinde bir tek madalya parçasını ailelerine takarak ‘şehit aileleri’ diye duygularını sömürecek geri zekalılar bulamazsıniz.Ve ailece hırsız olan bir adamı yedi kere seçebilecek aptallar bir yana, böylelerini yakasında tutup yargılayacak gerçek bir adalet kültürüne ulaşmış vatandaşların eğemenliği olacak.Çünkü o türkiyede, sizin, coşkun kırcaların ‘türkten çok türk’ geçinme numaralarına ‘yürü lan beni kendinden çok sevme dalkavukluğunu bırak’ diyen gerçekciliğin sesi eğemen olacak. Yunanistanda iki yüz bin gibi azınlık türk potansiyelinin dilleri kültürleri edebiyatları, eğitim hakları olmasına rağmen yine de bazen ‘yunan gavuru soydaşlarımızın haklarını vermiyor’ gibi bir aptal açıklama yapan zihniyetin sahiplerine, yani sizlere, ‘ güldürmeyin dinime küfür eden bari müslüman olsa’ gibi hiç de uyklularınızı getirmeyen sorular sorulacak sivil işlevli parlemento ve ukalasız parlementerler olacak. Hani sadece maaşı için bu günkü türkiyeyi asıl yöneten karanlık kliğin lanet icazetleri imtiyazının çerçevesinde vijdanlarını satan parlementerler olmayacak. Çünkü o türkiyede, düşünceler diller kültürler özgürlüğünü, kısaca insana ait tüm hakları künyesinde kazımış gerçek demokrasi olacak. Ondandır sen ve senin gibileri böyle türkiyeyi sevmezler biliyoruz. İşte güvenebileceksen kendine gel,  Türkiyeyi kimlerin nasıl sevdiğinin hayrını ve şerrini tartışalım. Bu dördüncü davetimdir sana. İstersen rahatca sağlarsın bu ortamı. Benim o olanaklarım yok. Bir ‘köşem’ bile yok doğru dürüst.Senin gazetende, köşende karşılıklı ya da alenen başka bir tv kanalında  tartışalım. Bunu sağlayabilirsin.

Buyrun...yüreğinin ağırlıgını bileyim. Cevap sende şimdi.

 

İlhami Sertkaya