ÇÖLAŞAN’A -3
5.5. 2002
Evet yine ben çölaşan.
Bu sana dördüncüdür kamuoyu önünde açık tartışma davetim. Biliyorum
yine enseni okşayacaksın. 4 mayıs 2002 günü AB nın PKK yı‘Terör’
listesine alma oyununu hiç ama hiç derinliğine anlayamadan ‘zafer’! diye aptalca gülümserken, zaten yetmişi
aşkın yıldır bunca vahşete ve türkiyeyi bu günkü duruma sürükleterek getiren ‘zafer’!
in kanlı oyunlarına adeta ‘devam’ demenin adı olduğunu unutuyor olamazsınız. Demiştim,
en çok keyifle okuduğum sensin. İnsanlar gülme ihtiyacını komediler seyrederek giderir. İşte
ben de gülme ihtiyacımı seni okuyarak gideririm. Fakat arada bir ‘yolsuzluga, bilmem hangi memurun fazla harcamalar
yatığı’ gibi numaralarla, öyle ‘ temiz ana kuzusu’! sahneleriyle perdeleme komikliğini.
Onlar ‘ince ayarlar’ gerek yok. Yok eğer bu kendini gizleyen perdelere sarılırsan sorarım
sana:
1- Hüseyin baybaşin’in demireller ile ilgili açık ve delilli söyediklerine neden sus pus kaldın?
2- Ben ‘didik didik’! aranırken, ‘haydutlar kuşatması’ adlı kitabımda
yazdığım gibi, aynı’ ben’i yunanistana kaçakcılarla
kurulan ilişkilerden dolayı geçiren komutanlar kimlerdi? Neydi o paralar aşkına ‘türkiyeyi seven’!
lerin bu günkü yerleri ve halleri?
3- Sadece devlet ve kirli resmi kanalın hesabından, yükünü aldıktan sonra
artık kendi hesabına çalışıyor diye o ‘zavallı’ hırsızları
değil, hırsızlığın ana karargahında devlet aşkına oturanlara neden bir dokunmazsın?
Gerçi bu biraz cahilce soru ama...çünkü sende işte onların medyadaki deşifre olmuş muhbirisin. Kaynağın
orası. Söyletiliyorsun gazetecilik maskesiyle.’minik kuş’ demiştin önüne yazılması gereken
dosyaları getirene.Hiç söyleyemezsin bu ‘minik kuş’un kimler olduğunu.Bilmez miyiz sanırsın?
4- 12 eylüde devlet cemseleriyle taşınan eroini ve eroincilere neden sus pus?
5- Devlet çarkında dönen o karanlık ve kanlı ilişkilerde, bir emniyet görevlisi dayanamayıp
‘bu bir duvardır, bir tuğlası çekildi mi yıkılır’ demişti, neydi o’tuğla’?
neden sus pus?
6- ‘susurluk hukuku’! ve ‘bok yediren adalet’! neydi? Neden ses yok?
7- Savaş ortamında esir alınan askerleri, ‘gelin alın’ denilmesine rağmen, arkasına
bakmayan ‘sağır olan ‘! Devletin ‘mehmetcik göznurumuz’! edebiyat sahtekarlığının
bir haber kadar değeri yok muydu? Hani ‘çok severdiniz mehmetciği vatanı’!
8- Bunca göz yaşı, acı, talan, yakılan yıkılan köyler, sügünler, çeteler, rantcılar,
milyarlarca dağa taşa savrulan paralar, ve dilenci noktasına getirilen türkiye, kürdü inkar etmenin eseri degilse
nedir?
9- Hangi halk kendi inkar felaketini onaylar söyler misin? İnkar felaketi üzerinde oturan türkiye ‘Lozan zaferinden’!
bu yana rahatını gördü mü ki, sen daha o anlayışın ufak kırıntılarına ‘zafer’
diyorsun?
Tabi sorular çok uzatılabilinir
çölaşan. Senin gibilerinin derdini iyi biliyoruz. Aman türkiyeye demokrasi gelmesin. Kürtler kendi kimliklerini, dillerini
kültürlerini, özgürce kullanıp kardeşce ve eşit ilişkilerde
ancak istikrarı olabilecek güclü bir türkiye olmasındır derdin. Çünkü o zaman ekmek paran kesilir çölaşan.
Çünkü O sizin gibilerinin beslendiği duvarın tuğlaları çekilir altta kalırsınız. ‘Minik
kuşlar’! uçar gider. Bakma AB nin, ABD nin politikalarına. Devlet politikaları başka bir deyişle
tüccar politikalarıdırlar. Onlara pazar gerekir. Dev silah sanayileri silahlarını, ancak, ihtiyacı
olan ortamlara satarlar. Onlar türkiye’nin silahlara ihtiyac duymayacak
bir demokrasi ortamının gelmesini isterler mi akıllım! Kendilerine ihtiyac duymayan bir türkiye isterler
mi sivri zekalım! İşte ondanır, mal bulmuş magribi misali, bu iş için, demokrasinin olmazsa
olmaz koşulu olan kürt sorununu çözmemiş ve onunla sürekli boğuşan bir türkiye isterler zeka fıçısı!
‘Avrupa terör görmedi de ondan anlamıyor’ gibi beyvari laflar yapıyorsun.Yalandır. Birinci ve ikinci
dünya savaşının vahşetini sen yaşamadın. Avrupa halkı, bütün bu vahşilikleri yaşayarak
bu güne geldi. Oysa senin gibileri silah seslerini bile korumalar, kapalı kapılar ardında duymadı. O sakalı
savaş koşullarında mı keyfe mi uzatıyorsun? Hiç dag rüzgarını hisettin mi? hiç aç ve sussuz
kaldın mı? Ama ölü cesetlerinin üzerinde Kelle kopararak dünyaya şerefsiz aklın ‘medeniyet fotograflarını’!
çeken sadistleri bir hünermiş gibi gösteriyordun gazetende. Avrupa ,ABD bunları bilmez mi? Umurunda mıydı
onların bu vahşet manzaraları? Onlara sizin gibi türkiyeyi kendilerine muhtac edecek aptallar lazımdır
beyim.Silah yatırımları, helikopter ihaleleri falan. Yaratılan inkar lanetinin sebep olduğu kanlı
ortamlarda ancak ‘vatan millet sakarya’ edebiyatını yapabilir ve ‘mehmetciğin’ cesetleri
üzerinde, insanların katletmeleri üstünde ancak oturabilirsiniz. Buna da ‘türkiyeyi sevme’ numaraları
yaparak aptalları aldatabilirsiniz. Sizin ‘sevdiğiniz türkiye’ işte bu ve böyle türkiyedir.Bir
de bizim secdiğimimiz türkiye var. İşte onu hiç duymak istemezsiniz. Çünkü o türkiyede, rantcılar, inkar
aklın sebep olacağı ekonomik ve insan potansiyelinin vahşice çar çur etme resimlerini göremezsiniz. Çünkü
o türkiyede, ‘vatan millet sakarya’ numaralarıyla sahtekarlıklar yapamazsınız. Çünkü o türkiyede,
‘ne mutlu türküm’ gibi saçmalıklar yerine ‘ne mutlu insanım’ söylemi olacak. Çünkü o türkiyede,
AB ve ABD nin oyuncak gibi kendi ekonomik çıkarları için kullanacakları ve kanlı ortamlara çocuk oyuncağı
gibi sürecekleri bir aptallar zihniyetini, kendinizi bulamazsınız. Çünkü o türkiyede, insan hakları, hak ihlalleri,
ve enflasyonda dünyanın en geri sıralarında seyreden bir manzara bulamazsınız. Çünkü o türkiyede,
‘örtülü ödenek’ diye milyarları ceb etmeye ihtiyac duyan ve ‘ açıklarsam yer yerinde oynar’
demesine rağmen, sus pus kalabilecek kadar vatandaşlık bilincinde
yoksun koyunlaşmış bir potansiyel göremezsin. Ne bir avuç rantçıların kendi çıkarları için
rahatca, sırtlarına ‘yürür aslanım’ diye vurup savaşa gönderilip öldükten sonra, sahte göz
yaşları içinde bir tek madalya parçasını ailelerine takarak ‘şehit aileleri’ diye duygularını
sömürecek geri zekalılar bulamazsıniz.Ve ailece hırsız olan bir adamı yedi kere seçebilecek aptallar
bir yana, böylelerini yakasında tutup yargılayacak gerçek bir adalet kültürüne ulaşmış vatandaşların
eğemenliği olacak.Çünkü o türkiyede, sizin, coşkun kırcaların ‘türkten çok türk’ geçinme
numaralarına ‘yürü lan beni kendinden çok sevme dalkavukluğunu bırak’ diyen gerçekciliğin
sesi eğemen olacak. Yunanistanda iki yüz bin gibi azınlık türk potansiyelinin dilleri kültürleri edebiyatları,
eğitim hakları olmasına rağmen yine de bazen ‘yunan gavuru soydaşlarımızın haklarını
vermiyor’ gibi bir aptal açıklama yapan zihniyetin sahiplerine, yani sizlere, ‘ güldürmeyin dinime küfür
eden bari müslüman olsa’ gibi hiç de uyklularınızı getirmeyen sorular sorulacak sivil işlevli parlemento
ve ukalasız parlementerler olacak. Hani sadece maaşı için bu günkü türkiyeyi asıl yöneten karanlık
kliğin lanet icazetleri imtiyazının çerçevesinde vijdanlarını satan parlementerler olmayacak. Çünkü
o türkiyede, düşünceler diller kültürler özgürlüğünü, kısaca insana ait tüm hakları künyesinde kazımış
gerçek demokrasi olacak. Ondandır sen ve senin gibileri böyle türkiyeyi sevmezler biliyoruz. İşte güvenebileceksen
kendine gel, Türkiyeyi kimlerin nasıl sevdiğinin hayrını
ve şerrini tartışalım. Bu dördüncü davetimdir sana. İstersen rahatca sağlarsın bu ortamı.
Benim o olanaklarım yok. Bir ‘köşem’ bile yok doğru dürüst.Senin gazetende, köşende karşılıklı
ya da alenen başka bir tv kanalında tartışalım. Bunu
sağlayabilirsin.
Buyrun...yüreğinin ağırlıgını
bileyim. Cevap sende şimdi.
İlhami Sertkaya
|
|