DURUM
VE DURUMLAR
Fransız
kraliçesi Mari Antuanet, sarayın yakınlarında birikmiş kalabalığa bakarken, hiç şaşılası
bir soru geçmemişti içinden.Onun bakışlarını saray hazinelerine endeksleyen duygularıydı
şüphesiz.Uzaktı ona fransanın çamurlu geceleri... aclıklar, hayat açmazlıkları...ve giyotin
sahnelerindeki yasal vahşetler, birer eğlenceydi ona.Ve anlamazdı kalbalığın haykırışlarını..ondandır
‘ekmek isteriz’ diye kopan çığlığa boyun kırarak normal bir hayrete düşmüştü
ve içinde ‘ aa bunlar ekmek istiyorlar yok mu sanki!’ diye bir aptal sessizlik
geçmiş olmalı ki:
-Ekmek
yoksa Pasta yiyin demişti...
Ondan
ne saray, ne hazine, ne de kraliçe rengarenklilikleri değil, işte bu aptal söz kalmıştı geriye.
Yasal
bir ‘meçhul’ eklenirken halkasına, rüzğar diyelim uzak bir Mardin, Amed gecesinin kan kokusunu cılız
bir ses edip vururken Ankara’nın meclis duvarlarına, mebuslar, agızlarında ‘hukuk, istikrar!’
şarkılarıyla aybaşı maaş günlerine endeksli düşleriyle dünyalarında çıkıp
neden başlarını agırtsınlar ki? Sonra Bir yığın ‘iş’ varken... Amerika’nın
Irak’a saldırı planaları içinde, bu pastada ‘yağlı pay’ var hayal de olsa.. sonra
‘kerkük’ şarkısı var, Türkmen oyuncağı var..ve ‘yurtta sulh cihanda sulh’!
perdesi, tahamülsüzlüklerinin komik çelişkileriyle dolu yamalı bir bohça, kara bir tarih başlarında bela,
sırtlarında irin bağlamış bir kambur varken...yıpranmış klasik söylemleri harcayanların,’vatan
aşkına kan’ dökenlerin,köy yakanların,’ çakıl taşı’ edebiyatı yapanların,
alttan gelen ( malesef dağınık) bir dalgayla ‘baraj’ hüsranına uğrayacaklarını
düşünemeyenlerin ‘oğlum, kızım akıllı ol’ diye ‘Kürdi makamında bir şok
şarkısı’ kulaklarında vızıldansada.....dinlemeseler bile...ve işte bu (dağınık
) dalganın ‘becerikli’! beceriksizleri olan ‘sol’ ya da ‘demokrat!’ kesimlerin sırt
boşluklarına binerek, bindirilerek AKP iktidara çıktı. Sadece yeni olan, genel kurmayın izni, Amerika’nın
onayıyla hizaya getirilmiş ‘yeşil sermaye’ dünyasının bukalemun,ve ‘derin’
devletin istediği yöne çekebildiği, resmi ideolojinin ‘islam’ etiketli tiyatrosuydu sahnede. Olmayan
becerileriyle DEHAP’tan uzak durup,bu sahneyi seyretmenin olanaklarını
kısmen hazırlayan ‘sol ve demokrat’lara Şunu söylemek kaldı şimdi:
-Efendim
afiyette misiniz? Durum ve durumlar nasıl...?
‘Ve
yakınıp güldürmeyin, ciddi değilsiniz’ söylemek bir de...
xx x xxx xxxx
Alkışların
ve ihanetlerin kaygan zeminde olduğu bir durum içindeyiz adeta. Buna güncel bir duyarsızlığın iklimini
de eklersek, açıktır ki,bugün Türkiye’de demokrasi mücadelesinin de kendisine endekslendiği kürdistan
demokrasi politik potansiyelinin sorumlulukları büyük, rolü önmeli,işi zor.Buna göre polikalarını ayarlamayan,
hesaba katmayan, kulak vermeyen karşı politikanın sahipleri,arenada uzun ömürlü olamazlar.İsterlerse bunu
ecevite,bahçeliye, mesut yılmaza sorabilirler....alışagelmiş ninniler, klasik politikalar, günümüz dünyasının
demokrasi bilinç duvarına çarpıp durmaktadır.Ama Duramamaktadır. Değişim rüzgarı kuşatmaya esiyor yeterince olmasa da...ne yapacak bu
durumda AKP? ‘yeşil sermaye’ çerçevesinde sözde bazı reformlar yapıp bir müddet oyanalabilir bekli...incik
boncuk sözde reformlar, çözülmesi gereken temel sorunların duvarlarına çarparlar. Eskiler de, bu temel sorunların
kıyılarına bile yanaşmadıkları için hüsrana uğradılar.Dünyada kendisini kandırmanın,
o yüzden en büyük ahmaklığın türkiye resmi eğemen sistem politikacılarına ait olduğunu
söylemem gerekir.Canım öyle istediği için değil,öyle olduğu için.’yerel dillerde’! kısıtlı
da olsa tv de yayın yapma yasallıgında bahsedilirken,’Tayibi sultan’ Rusya da karşılaştığı
kürt işcisiyle ile beklenmedik diyaloğunda ‘Kürt sorunu yoktur böyle inanmak gerkir, böyle inanırsanız
yoktur’ gibi ‘yeşil sermaye’ makamında ‘Allah aşkına’! inkar şarkısı söylerken hüsrana doğru gittiğini belirtmiş oluyordu. Gerçekten inandığınız
allah bunu kabul eder mi???
Boynunuz
devrilsin......!!
Xx xx
xx xx xx
Politikanın
cehennem üçgeninde, hiç soğumayan ortadoğu,güney kürdistan,Irak, Amerikanın savaş rüzğarındadır.Türkiye,
işte bu yeni ahmak hükümetiyle şer politkasının hesabını yapıyor.’savaşa hayır’
diye çıkan cılız sesi pek ciddi görmüyorum. Çünkü bu ‘ses’Türkiyede savaşın ve barışın
da kaynagı olan Kürt sorununun dayattığı barışa da ‘evet’ diyemiyorsa nasıl
ciddi olabilir? Bilinir ki derin devletin kendi ‘solcu demokrat’! muhalefeti de var.Vitrinler aldatıcıdır,
arka bahçelere inmek gerekir.Kaç yıldır patlamayan silahlara, dökülmeyen göz yaşlarına, akmayan kana,cesetsiz, çatışmasız manzaralara, haberlere gerçekten razı mısınız..?
Anlamlı ve temel soru bu, farlklılıklar oluştursa da gündemlerin dayandığı soru budur.Ve
cevap da ona göredir.Amerika, Irak eksenli savaş olasılığınında dogru tavır da yine bu
cevaplarınıza göredir.Oluşturulan gündemlerin peşine sürüklenmek degil, büyük, çözümleyici cevaplar isteyen
soruların gündemini oluşturmak sürekliliğini sağlamak gerekir, yoksa yapay gündemlere sürüklenir gidersiniz..İşte
politik cambazlıklarla yapay gündemler oluşturup gününü kotarma alışkanlıklarından vaz geçeceğe
benzemeyen ‘ yeşil sermaye’ nin islam etiketli akp hükümeti, Necmettin erbakanın da resmi inkarcı
zihniyetin attığı şamarla susturulmuş olmasından sinmiş
olmalı ki, muhalefetten yaptıgı sözde resmi ideolojiye muhalif
kimi söylemleri de alelacele bıraktığını göstererek iktidarını sürdürmekten yana.Ondan
dolayı kendi etkisi altındaki ‘İnşallah maşallah’lı kesimlerden de kan kaybına
ugrayacak. Devraldığı ekonomik enkazın altında da kalkamayacak.’Genel kurmay’!laştığını
muhalefetteki gibi gizleyemeyecek seçmenlerin nezdinde.Diğer hükümetler gibi icazet illahların çerçevesinde maceracı
bir dönemde olduğunu bilmiyor değil.AB ve demokrasi baglantısında söylemeyip söylettildiğinin kör
kuytularına girmiş olduğunu uzun süre gizleyemeyecek.O, aslında eski klasik politikacı hükümetlerin
aşındığı bir ortamda, ‘yeni’ve aldatmacı bir profil çizebildiği için iktidar
olabildi.Şimdi bu ‘farklı’! diye yutturabildiği biçimin, biçimsiz bir aldatmaca olduğunu göstermektedir.’sonucunu
görecegiz’ demek yetmiyor.Belli olan maceracı ve inkarcı şarkılar söyleyenlerin zaten bilinen akibetine
karşı, bir türlü yeterince anlaşılmayan temel sorunların çıplak gerçekliklerini, anlamak istemeyenlere
karşı caydırıcı ve alternatif politkanın potansiyelini örgütlü olarak yükseltmekten başka
bir gerçek kalmamıştır.İşte bu gerçege sarılmak, bunun gereklerini yerine getirmek esas görevdir.İçinde
savaş olasılıgınını da barındıran ‘tayibi sultan’ iktidarının
türkiyesinde ‘durumlardan durum’ biraz net ve böyledir.Politikanın kendisini çıplak gösterebildiği
çetin kavşaklara doğru gidiliyor.Korunmak istenen şey, statukocu,
inkarcı
zihniyetse, demokrasi güçleri dayatmasını ‘kavşak’ eveli yapmalıdırlar. Kavşaklarda
‘bir şeyler unutmak’, ya da fırtına evli, içinde fırtınanın ayak seslerini taşıyan
sessizliklerde kavşaklar için gereken nefesi,potansiyeli düzenlememenin aymazlığını, çetin pratik
kabul etmez.
‘Tayibi
sultan’ın’ gösterdiği durum anlaşılmalı, Türkiyenin sıkışan kavşakları
anlaşılmalı.Mari Antuanet’in politik soyundan olan ‘Tayibi sultan’ın, o kahrolası
çetin kavşakların birinden söyleyeceği belli olan benzer bir sözü söylemeye mecbur kalıp bizleri acı
güldürmeden....
-
Kürt sorunu yoktur diye inanacaksınız...o
zaman kürt sorunu olmaz..
-
Ekmek yoksa pasta yeyin demişti
kraliçe...
İlhami sertkaya
6 ocak 2003
|
|