imaj.ilhami.jpg

Tarih Masal Olsaydi
Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

 

 

 

 

 

 

Tarih Masal Olsaydı

İlhami Sertkaya

Değildir… Tarih ne masaldır, ne de birilerinin canı istediği gibi yapabilecek, yazabilecek kadar kolay ve ‘oyuncak’ da değil. Öyle olsaydı bütün ‘Dil, güneş teorisyenleri ’muratlarına ermiş ve hepimiz de ‘Türk’ olmuştuk! Tıpkı ‘Ben Yunan’ım, Fransız’ım, Türküm’ demekle olamayacağım gibi…


Cumhuriyetle başlayan süreç, Türk ırk’ı esası üzerinde, ‘Anatoli’yi ‘Anadolu’ şeklinde çevirerek, bir yapay, gerçeklerle asla bağdaşmayan, zorlama bir ‘tarihi’ bütün Anatoli, halklarının, tarihlerinin, kültürlerinin, kimliklerinin değerlerinin inkârı üzerinde ‘oturtmaya’ çabaladı, çabalıyor.


Ol hikâye budur… Bunun için olmadık çarpıtmalara, dezenformasyonlara, gerçekleri gizlemeye, dalkavuk ‘tarihçiler’i beslemeye aldılar. Koca sekseni aşkın yıldır, resmi devlet ideolojisinin ve savunucularının işleri bu oldu hep.Onlar mesela ‘Çewlik’in adının aslında Bingöl, Dersim’in aslında Tunceli’ olduklarını söyleyecekler, bize de düşen onaylamak….


Şimdi bir halkın bütün değerlerini, kendisini inkâr eden bir resmi ideoloji ve savunucularından objektif ‘bilgiler’ beklemek, O halkın zekâsıyla oynamaktır.


Sayın Nurali Sevin, bu resmi inkar ideolojisinin, ‘kimlik ve kültürel imha bombardımanının’ etkisinde kalanlardan biri… Çok kısa birkaç paragraftan ibaret olan sorularıma cevaben yazısında, ezberci ve bu resmi ideolojinin ‘tarihçi musvedelerin’i sadece referans göstermesi talihsizce bir durum. Ben kendisine bana bazı konularda, varsa bilgisi, beni aydınlatmasını istemiştim, yoksa kendilerinin bile inanmadıkları inkârcı resmi ideolojinin o bilinen çarpıtmalarını tekrarla dememiştim ki…


‘Tarihciler, sadece bu çarpıtmacılardan, ibaret olsaydı, insanlık ve bilim utanırdı kendisinden.


Sayın Nurali Sevin! Bilmek ve bilime ihtiyaç duymak için, objektiflik şart. Tarih de bir bilim dalıdır. Biz sanırım okuyucuyuz. İyi bir okuyucu, deyim yerindeyse ‘her şeyi ve her kesi okur.’ Siz acaba,  sorularıma cevap verirken ya da daha evvel, hiçbir ‘Ortadoğu, ya da Kürd, Zaza, ya da (hadi kabul edelim ki başka bir dil bilmiyebilirsiniz) eserleri çevrilmiş başka bir tarihçi okudunuz mu, resmi ideolojilerin çarpıtmalarını kendisine yakıştırmayıp araştırma yapan?


Mesela siz (konu ile ilgili olduğu için söylüyorum) Şerefxan’ı, John S.Guest’i, Minorski’yi, A.M.Hamilton’u v.d okudunuz mu hiç?


Yoksa sadece M.şerif Fırat ve Gazi Üniversitesi öğ. Alemdar Yalçınoğlu’nu mu okudunuz? Sadece bu iki kişiyi referans vermeniz garip.


Bunlar biliniyor…yani resmi ideolojiye hizmet etmek zorunda kalmış bana göre ‘zavallı’ kişilerdirler.


Neden bu ‘zavallı kişilere’ takılıp kalma ihtiyacı uyuyorsunuz daha?


Sizin sorununuz neyse…


Şimdi derler ya ‘saadete gelelim’:


‘Horasan’a Kerbela  vakasından kurtulan Hz. Zeynel Abidin’in  Arabistan bölgesini terk etmesiyle geldik’ diyorsunuz.


Yani Arapsınız değil mi? Bilirisiniz ki bunlar Arap. Ama hani ‘Türk’dünüz?!


Xorasan’a bu Araplar ‘gelince’ orada kimler yaşarlardı? Bu mıntıkanın orijinal  adı Xorasan (Horasan) değil, ‘Baktriya, ‘Partiya’dır ve orada ‘Mamanlar, Partlar, sonradan ‘Goranlar’ diye blinen ama Türk olmayan yerli halklardır. Zaza ya da Kürt orijini halk yani. Burada içlere, kuzeye doğru bir hareketten bahsediyor araştırmacılar ki, bugünkü ‘Erzurum, Erzincan, Dersim güzergahında yayılan duraklamadan sonra, çevrelere genişliyor. Karer’e bu hareket iki koldan devam edip coğrafik yerleşim birimini oluşturmuş. Bir kol Erzincan, diğer kol Dersim’den bir üçgen şeklini çizerek bugünkü yerleşim birimini yani Karer’i oluşturmuş.


Şimdi bu tarih, daha Türklerin ‘esamelerinin’ bile okunmadığı tarihtir. Burada bir parantez açmalıyım.(‘Şaman’ inancından olan Türk boylarının Orta Asya’dan Arap çöllerine kuraklıklardan dolayı olan akınları, 6. yüzyılın sonu,7. yüzyıldan başlıyor. Askeri, akıncı özelliklerinden dolayı, Araplar, bunları ‘uc’ bölgelerden görevlendirmişler. Arap
hanedanlarının sınır bekçiliği yani. Ve Türkler, hiçbir direniş falan göstermeden İslam’ı kabul etmişler. Akıncılar geleneğinde ‘Akın’ yanı Fethetmek’ önemli, başka bir şey değil.)


Devam edelim…


Kimi araştırmacılar, bu hareket dalgasının esas olarak ortak paydadan simgelendikleri ismin Sasani’ler olduklarını söylerler. Bundan kalkarak Sasanilerin ‘Zaza’ların bir ‘ata boyu’ olduklarını iddia ediyorlar. Farklı kabile, boy, vb sosyal örgütlenmelerin olduğu o dönemlerde, farklı isimler ve kavramlar da mümkün. Ama mümkün olmayan bir şey varsa, o da,o dönem olmayan bir kavmin, boyun, etnik kimliğin ‘olmuş, bulunmuş’ şeklinde gösterme çabaları. O zaman da sorarlar; nerde bu hareket ve yayılım dönemlerinden Türkler?


İnsaf Sayın Nurali Sevin, dediğim gibi tarih benim ya da senin keyfimizin istediği gibi olmuyor.


Siz nedense şu ‘Horasan’ kavramına takılmış ve tarihi oradan başlatma kolaylığına gidiyorsunuz. Hem de ‘Horasan’ denilen mıntıkada yerli kavimleri, halkları ‘es’ geçerek…Bu kurtarmaz kimseyi. Ve koca tarihi yine M.Şerif Fırat’ın insaf(sızlığın)a havale ediyorsunuz. Daha bu bahsettiğim kuzeye doğru olan hareketlilikten de evvel, bir başka hareketliliğin, bugün ki  Genç, Palu, Çewlik alanlarına ve oradan da çevre, güney-kuzey yönlerine yönelerek yerleşim birimleri oluşturdukları biliniyor.Bunlar Bermeki’ diye adlandırıyorlar kendilerini ve kürd-zaza orijinleridirler.


‘Şerefname’ve bir çok başka araştırmacıların,  o dönemler, ‘partiya’nın, yani sizin deyiminizle ‘Horasan’ın kullandığı dilin ‘Goranca’ olduğundan hem fikirler.


Sonra M.Ş.Fırat, ‘Halid bin Velid’ ismindeki Arap generaliyle de ilişkilendiyor bazı Zaza aşiretlerini. Bunu yaparken, bu ismin,’haldiler’ orijininden geldiğini ya bilmiyor, ya da ‘maksat vatan kurtulsun!’ anlayışıyla resmi ideolojinin değirmenine su taşıyor.


Bütün bu tarihi ‘atlatıp’ hemen bilinen resmi ideolojinin ‘tarihine’ sığınıyorsunuz ve asırları geri bırakıp Anadolu’ya geliyorsunuz. Nereye giderseniz gidin ama tarih öyle değildir. 7’ci yüzyılda Arap çöllerinde ‘uc’ sınırların askerlik görevlerini yapan Türk akıncıları, o dönem Arap Ömer zamanında (6. yüzyılda)başlamış olan ‘İslamı yayma’ adıyla, Arap işgal hareketlerini takriben, onlar da kendi yörüngelerinde, akınlarını geliştiriyorlar ve Anadolu’ya giriyorlar. Anadolu’ya gelen bu Türk boylarının yerleşik medeniyetleri harap ettiklerini biliyor olmalısınız. Akkoyun, Karakoyun, Moğollar vd.Türk boyları,İslamlaşmış bütün halklar gibi, İslam’ın içinde halife çatışmasından başka bir şey olmayan ‘Taraf’lıklardan da nasiplerini almışlardı.Bunu, Anadolu’ya gelen Türk boylarından, ‘Türkmen’lerin, İslam’ın bu çelişkilerinden ‘Ali’ yandaşları olduklarını belirtmek için işaret etme gereğini duydum. Hani sizin bahsettiğiniz ‘Baba İshak’… Ama o da eksik. Buna Bedretin,Cüneyt, Pirsultan’ları da eklemek gerekir. Bu kesim, Anadolu’da, İslam’ın Şii, ya da sonraları ‘ocak’lardan, inanç dergâhlarından Hacı Bektaş Veli, daha sonraları ‘Alevi, Kızılbaş’ adlandırmalarıyla, İslam’ın diğer eğemen kesimlerine karşı isyan etmeleri de bilinir. Fakat Anadolu’da olan bu hareketlilikler, bizim coğrafya ile ilişkilerini objektif değerlendirmek gerekiyor. Olmayan da bu olduğu için, sizin gibiler, Anadolu’daki bu hareketliliği, bütün kimlik ve kültürel karışıklığı bilinçlice öyle ileri boyutlara götürmüşler ki, sanırsınız orada değil de, bizim coğrafyada bu kimlik, inanç ve kültürel çatışma olmuş. İşte o yüzden bizim coğrafyadaki Alevileri de Anadolu Alevilerinin sanki bir uzantısı, bir ‘kolu’, bir etnik kimliği şeklinde ‘karıştır barıştır, orijinalitelerini şaşırt’ oyunu oynanmış. Ama bu ‘oyun’ esas olarak Jöntürklerin devletleşmesiyle, Panislamiz ve Pantürkizm iyice Türk ırkının ‘üstünlüğü’ adına karıştırılarak, kullanılarak çok sinsice yapılmış. Atatürk’ün kendisi bir ateist olduğu halde,  bu iki ‘izm’i duruma göre oynamış olduğu açık.


Sayın Nurali Sevin!


Bizim coğrafyada derler ya ‘kazın ayağı hiç de öyle değil. Bir kere Biz, esas olarak Zerdüşt inancından geliyoruz. Ömer’in bütün Ortadoğu’yu İslamlaştırmak için kasıp kavurmasıyla, Zerdüşt inancı adeta silinme noktasına geldi. Hal bununla da kalmadı. Bir kez İslam edildik ya, bu kez Arapların halife hanedanlıkları için başlanan kavgalardan, taraftarlıklardan da o hayırsız ‘nasibimizi aldık.’ Öyle ya, İslamsın, Müslümansın ama,bu Arap akraba kavgalarından kimden yanasın? Böyle belalı bir durumla karşılaşılmıştır.’ Alevi, Suni, Şafi, Hanefi, İsmailli, Nakşibendî, Şii, vb. tarikatlarla paramparça edildik.


Acaba siz Ömer’in bizim coğrafyada yaptığı katliamı, acımasızlıkları bilir misin? Bunu ‘İslamlaştırmak’ için yaptı. İslamlaştırmakta ise, hanedanlıklarının, bölge ticaret yollarının eğemenliği aşkına yaptı.


Bu kısa belirlemeyi neden abarttım? Siz ne olursanız olun, kendinizi ne his ederseniz edin hiç önemi yok. Ama siz bununla durmuyorsunuz bir de Xormek’leri,’Türk’ gibi gösteriyorsunuz. Yine referans olarak Fırat’ın kitabını gösteriyorsunuz dönüp dolaşarak. Onun kitabındaki Şecereler hem eksik, hem yanlış, hem de o aşiret ya da boyların onun bahsettiklerinden yüzlerce yıl evvel geldikleri söylenen yerleşim alanlarındaydılar.


Sayın Nurali sevin!


Biliyorsun ki mesela Karer kendisinden olana’ şarê ma’ (bizim halk) diye adlandırıyor. Baikalarına da etnik kimlikleriyle adlandırıyor. Kendilerine ‘ma kurmancime,’ ya da kurmancê ma,(bizim kurmanclar) diyor.Türklere mesela’ i Tırkê’(onlar Türktür) diyorlar. Bunları bilmediğini sanmıyorum. Xormek aşiretinden çoğu Zazaca olmak üzere Kürtçe konuşan kesim de var ‘Şirnan, Maskan, Sağyan) ama Türkce konuşan yok.


İkinci bir şey; ben size sorduğum sorulardan birinde ibadet ve inanç şeklinden bahsetmiştim. Biz Zerdüşt geleneğinden, inanç kültünden geldiğimden bahsetmiştim. Bu öyle cevaplanmayacak, düşünülmeyecek, geçiştirilecek kadar önemsiz değil. Çünkü, bugün bizim coğrafyamızdaki Alevilerin bir benzeri hiçbir İslam ülkesinde yok. Adı ne olursa olsun.


Sıralayayım:


1-Bizim Alevilerde kirvelik ve onun kuralları, hukukunun aynısı başka hangi alevi denilen toplumda ya da tarikatta, dergâhta var, İslam ülkesinde var?


Belirtir misiniz? Bunu derken sadece ‘kirvelik’ kavramı olarak değil, aynı hukuk, aynı yargı, aynı kurallar demek istiyorum.


2- Bizim Alevilerde, misayiblik ve kurallarının aynısı başka hangi alevi ya da İslam ülkesinden, toplumundan var belirtir misiniz?


3- Güneşi, yüksek tepelerdeki ziyaretler, yeni ay, ateş, su, vb kutsallıkları ve Hızır orucunun kuralları başka nerde var?


Bunlar Zerdüşt geleneğinden, inancından geliyorlar. Araplar bu coğrafyayı yakıp yıkarken, zoraki İslamlaştırırken, halkımızın bu alevi kesimi sadece ‘dil ucuyla’ ‘biz de Müslüman’ız’ dediler ve eski inanç geleneklerini eğemen İslam’a karşı hep gizliden gizliye ismini kullanmadan sürdürdüler. Bu da bu inançların köken ve orijininin ismini nesiller boyu unutmalarına neden oldu. Bu konuda Cemsid Bender’i de okumanızı isterim. Bizim cografya’nın alevi kesimi hiçbir zaman İslam olmadılar, Türkleştirilemedikleri gibi…

İçlerinden haklı olarak gelmedi. İslam, kuraları ile açık ortada. Bu konuda Alevileri Araplarla ilişkilendirmek büyük bir çarpıtmadır. Son yıllarda yapılan bu yığın karanlık kaynaklı (bana göre devlet kaynaklı) girişimler, tartışmalar, İzettin Dogan’lar yeni bir M.Şerif Fırat’lardırlar. Eskisinden hayır görmeyenlerin kozları ellerinden alınınca ‘yeni’lerinin piyasaya daha sözde kurnazca sürülmesidirler.


Ali, Veli, Hasan, Kerbela’sıyla, Kufe’siyle açık ki bir Arap hanedanlarının, halife çatışmalarıdırlar; sana ne oluyor?Sen neyini kaybetmişin?


Müslümansan, Ali’ciysen kimciysen ol, ama bir halkın hafızasıyla oynamaya kalkıyorsun farkında mısın?


İşte İslam işte beş şartı… Başka izahı var mı? Bunlardan hangisini bizim cografyanın Alevileri yerine getiriyor söyler misin?


Tarih masal değildir Sayın Nurali Sevin!
Objektiflik ve araştırma ister.


İlhami Sertkaya
01.09.2005