Tarih
Masal Olsaydı
İlhami Sertkaya
Değildir… Tarih ne masaldır, ne de
birilerinin canı istediği gibi yapabilecek, yazabilecek kadar kolay ve
‘oyuncak’ da değil. Öyle olsaydı bütün ‘Dil, güneş teorisyenleri ’muratlarına
ermiş ve hepimiz de ‘Türk’ olmuştuk! Tıpkı ‘Ben Yunan’ım, Fransız’ım,
Türküm’
demekle olamayacağım gibi…
Cumhuriyetle başlayan süreç, Türk
ırk’ı esası üzerinde, ‘Anatoli’yi ‘Anadolu’ şeklinde çevirerek, bir yapay,
gerçeklerle asla bağdaşmayan, zorlama bir ‘tarihi’ bütün Anatoli, halklarının,
tarihlerinin, kültürlerinin, kimliklerinin değerlerinin inkârı üzerinde
‘oturtmaya’ çabaladı, çabalıyor.
Ol hikâye budur… Bunun için olmadık çarpıtmalara, dezenformasyonlara,
gerçekleri gizlemeye, dalkavuk ‘tarihçiler’i beslemeye aldılar. Koca sekseni
aşkın yıldır, resmi devlet ideolojisinin ve savunucularının işleri bu oldu
hep.Onlar mesela ‘Çewlik’in adının aslında Bingöl, Dersim’in aslında Tunceli’
olduklarını söyleyecekler, bize de düşen onaylamak….
Şimdi bir halkın bütün değerlerini, kendisini inkâr eden bir resmi ideoloji
ve savunucularından objektif ‘bilgiler’ beklemek, O halkın zekâsıyla
oynamaktır.
Sayın Nurali Sevin, bu resmi inkar ideolojisinin, ‘kimlik ve kültürel imha
bombardımanının’ etkisinde kalanlardan biri… Çok kısa birkaç paragraftan
ibaret olan sorularıma cevaben yazısında, ezberci ve bu resmi ideolojinin
‘tarihçi musvedelerin’i sadece referans göstermesi talihsizce bir durum. Ben
kendisine bana bazı konularda, varsa bilgisi, beni aydınlatmasını istemiştim,
yoksa kendilerinin bile inanmadıkları inkârcı resmi ideolojinin o bilinen
çarpıtmalarını tekrarla dememiştim ki…
‘Tarihciler, sadece bu çarpıtmacılardan, ibaret olsaydı, insanlık ve bilim
utanırdı kendisinden.
Sayın Nurali Sevin! Bilmek ve bilime ihtiyaç duymak için, objektiflik şart.
Tarih de bir bilim dalıdır. Biz sanırım okuyucuyuz. İyi bir okuyucu, deyim
yerindeyse ‘her şeyi ve her kesi okur.’ Siz acaba, sorularıma cevap
verirken ya da daha evvel, hiçbir ‘Ortadoğu, ya da Kürd, Zaza, ya da (hadi
kabul edelim ki başka bir dil bilmiyebilirsiniz) eserleri çevrilmiş başka bir
tarihçi okudunuz mu, resmi ideolojilerin çarpıtmalarını kendisine
yakıştırmayıp araştırma yapan?
Mesela siz (konu ile ilgili olduğu için söylüyorum) Şerefxan’ı, John
S.Guest’i, Minorski’yi, A.M.Hamilton’u v.d okudunuz mu hiç?
Yoksa sadece M.şerif Fırat ve Gazi Üniversitesi öğ. Alemdar Yalçınoğlu’nu mu
okudunuz? Sadece bu iki kişiyi referans vermeniz garip.
Bunlar biliniyor…yani resmi ideolojiye hizmet etmek zorunda kalmış bana göre
‘zavallı’ kişilerdirler.
Neden bu ‘zavallı kişilere’ takılıp kalma ihtiyacı uyuyorsunuz daha?
Sizin sorununuz neyse…
Şimdi derler ya ‘saadete gelelim’:
‘Horasan’a Kerbela vakasından kurtulan Hz. Zeynel Abidin’in
Arabistan bölgesini terk etmesiyle geldik’ diyorsunuz.
Yani Arapsınız değil mi? Bilirisiniz ki bunlar Arap. Ama hani ‘Türk’dünüz?!
Xorasan’a bu Araplar ‘gelince’ orada kimler yaşarlardı? Bu mıntıkanın
orijinal adı Xorasan (Horasan) değil, ‘Baktriya, ‘Partiya’dır ve orada
‘Mamanlar, Partlar, sonradan ‘Goranlar’ diye blinen ama Türk olmayan yerli
halklardır. Zaza ya da Kürt orijini halk yani. Burada içlere, kuzeye doğru
bir hareketten bahsediyor araştırmacılar ki, bugünkü ‘Erzurum, Erzincan,
Dersim güzergahında yayılan duraklamadan sonra, çevrelere genişliyor. Karer’e
bu hareket iki koldan devam edip coğrafik yerleşim birimini oluşturmuş. Bir
kol Erzincan, diğer kol Dersim’den bir üçgen şeklini çizerek bugünkü yerleşim
birimini yani Karer’i oluşturmuş.
Şimdi bu tarih, daha Türklerin ‘esamelerinin’ bile okunmadığı tarihtir.
Burada bir parantez açmalıyım.(‘Şaman’ inancından olan Türk boylarının Orta
Asya’dan Arap çöllerine kuraklıklardan dolayı olan akınları, 6. yüzyılın
sonu,7. yüzyıldan başlıyor. Askeri, akıncı özelliklerinden dolayı, Araplar,
bunları ‘uc’ bölgelerden görevlendirmişler. Arap
hanedanlarının sınır bekçiliği yani. Ve Türkler, hiçbir direniş falan
göstermeden İslam’ı kabul etmişler. Akıncılar geleneğinde ‘Akın’ yanı
Fethetmek’ önemli, başka bir şey değil.)
Devam edelim…
Kimi araştırmacılar, bu hareket dalgasının esas olarak ortak paydadan
simgelendikleri ismin Sasani’ler olduklarını söylerler. Bundan kalkarak
Sasanilerin ‘Zaza’ların bir ‘ata boyu’ olduklarını iddia ediyorlar. Farklı
kabile, boy, vb sosyal örgütlenmelerin olduğu o dönemlerde, farklı isimler ve
kavramlar da mümkün. Ama mümkün olmayan bir şey varsa, o da,o dönem olmayan
bir kavmin, boyun, etnik kimliğin ‘olmuş, bulunmuş’ şeklinde gösterme
çabaları. O zaman da sorarlar; nerde bu hareket ve yayılım dönemlerinden
Türkler?
İnsaf Sayın Nurali Sevin, dediğim gibi tarih benim ya da senin keyfimizin
istediği gibi olmuyor.
Siz nedense şu ‘Horasan’ kavramına takılmış ve tarihi oradan başlatma
kolaylığına gidiyorsunuz. Hem de ‘Horasan’ denilen mıntıkada yerli kavimleri,
halkları ‘es’ geçerek…Bu kurtarmaz kimseyi. Ve koca tarihi yine M.Şerif
Fırat’ın insaf(sızlığın)a havale ediyorsunuz. Daha bu bahsettiğim kuzeye
doğru olan hareketlilikten de evvel, bir başka hareketliliğin, bugün ki
Genç, Palu, Çewlik alanlarına ve oradan da çevre, güney-kuzey yönlerine
yönelerek yerleşim birimleri oluşturdukları biliniyor.Bunlar Bermeki’ diye
adlandırıyorlar kendilerini ve kürd-zaza orijinleridirler.
‘Şerefname’ve bir çok başka araştırmacıların, o dönemler, ‘partiya’nın,
yani sizin deyiminizle ‘Horasan’ın kullandığı dilin ‘Goranca’ olduğundan
hem
fikirler.
Sonra M.Ş.Fırat, ‘Halid bin Velid’ ismindeki Arap generaliyle de
ilişkilendiyor bazı Zaza aşiretlerini. Bunu yaparken, bu ismin,’haldiler’
orijininden geldiğini ya bilmiyor, ya da ‘maksat vatan kurtulsun!’ anlayışıyla
resmi ideolojinin değirmenine su taşıyor.
Bütün bu tarihi ‘atlatıp’ hemen bilinen resmi ideolojinin ‘tarihine’
sığınıyorsunuz ve asırları geri bırakıp Anadolu’ya geliyorsunuz. Nereye
giderseniz gidin ama tarih öyle değildir. 7’ci yüzyılda Arap çöllerinde ‘uc’
sınırların askerlik görevlerini yapan Türk akıncıları, o dönem Arap Ömer
zamanında (6. yüzyılda)başlamış olan ‘İslamı yayma’ adıyla, Arap işgal
hareketlerini takriben, onlar da kendi yörüngelerinde, akınlarını
geliştiriyorlar ve Anadolu’ya giriyorlar. Anadolu’ya gelen bu Türk boylarının
yerleşik medeniyetleri harap ettiklerini biliyor olmalısınız. Akkoyun,
Karakoyun, Moğollar vd.Türk boyları,İslamlaşmış bütün halklar gibi, İslam’ın
içinde halife çatışmasından başka bir şey olmayan ‘Taraf’lıklardan da
nasiplerini almışlardı.Bunu, Anadolu’ya gelen Türk boylarından,
‘Türkmen’lerin, İslam’ın bu çelişkilerinden ‘Ali’ yandaşları olduklarını
belirtmek
için işaret etme gereğini duydum. Hani sizin bahsettiğiniz ‘Baba İshak’… Ama
o da eksik. Buna Bedretin,Cüneyt, Pirsultan’ları da eklemek gerekir. Bu
kesim, Anadolu’da, İslam’ın Şii, ya da sonraları ‘ocak’lardan, inanç
dergâhlarından Hacı Bektaş Veli, daha sonraları ‘Alevi, Kızılbaş’
adlandırmalarıyla, İslam’ın diğer eğemen kesimlerine karşı isyan etmeleri de
bilinir. Fakat Anadolu’da olan bu hareketlilikler, bizim coğrafya ile
ilişkilerini objektif değerlendirmek gerekiyor. Olmayan da bu olduğu için,
sizin gibiler, Anadolu’daki bu hareketliliği, bütün kimlik ve kültürel
karışıklığı bilinçlice öyle ileri boyutlara götürmüşler ki, sanırsınız orada
değil de, bizim coğrafyada bu kimlik, inanç ve kültürel çatışma olmuş. İşte o
yüzden bizim coğrafyadaki Alevileri de Anadolu Alevilerinin sanki bir
uzantısı, bir ‘kolu’, bir etnik kimliği şeklinde ‘karıştır barıştır,
orijinalitelerini şaşırt’ oyunu oynanmış. Ama bu ‘oyun’ esas olarak
Jöntürklerin devletleşmesiyle, Panislamiz ve Pantürkizm iyice Türk ırkının ‘üstünlüğü’
adına karıştırılarak, kullanılarak çok sinsice yapılmış. Atatürk’ün kendisi
bir ateist olduğu halde, bu iki ‘izm’i duruma göre oynamış olduğu açık.
Sayın Nurali Sevin!
Bizim coğrafyada derler ya ‘kazın ayağı hiç de öyle değil. Bir kere Biz, esas
olarak Zerdüşt inancından geliyoruz. Ömer’in bütün Ortadoğu’yu İslamlaştırmak
için kasıp kavurmasıyla, Zerdüşt inancı adeta silinme noktasına geldi. Hal
bununla da kalmadı. Bir kez İslam edildik ya, bu kez Arapların halife
hanedanlıkları için başlanan kavgalardan, taraftarlıklardan da o hayırsız
‘nasibimizi aldık.’ Öyle ya, İslamsın, Müslümansın ama,bu Arap akraba
kavgalarından kimden yanasın? Böyle belalı bir durumla karşılaşılmıştır.’
Alevi, Suni, Şafi, Hanefi, İsmailli, Nakşibendî, Şii, vb. tarikatlarla
paramparça edildik.
Acaba siz Ömer’in bizim coğrafyada yaptığı katliamı, acımasızlıkları bilir
misin? Bunu ‘İslamlaştırmak’ için yaptı. İslamlaştırmakta ise,
hanedanlıklarının, bölge ticaret yollarının eğemenliği aşkına yaptı.
Bu kısa belirlemeyi neden abarttım? Siz ne olursanız olun, kendinizi ne his
ederseniz edin hiç önemi yok. Ama siz bununla durmuyorsunuz bir de
Xormek’leri,’Türk’ gibi gösteriyorsunuz. Yine referans olarak Fırat’ın
kitabını gösteriyorsunuz dönüp dolaşarak. Onun kitabındaki Şecereler hem
eksik, hem yanlış, hem de o aşiret ya da boyların onun bahsettiklerinden
yüzlerce yıl evvel geldikleri söylenen yerleşim alanlarındaydılar.
Sayın Nurali sevin!
Biliyorsun ki mesela Karer kendisinden olana’ şarê ma’ (bizim halk) diye
adlandırıyor. Baikalarına da etnik kimlikleriyle adlandırıyor. Kendilerine
‘ma kurmancime,’ ya da kurmancê ma,(bizim kurmanclar) diyor.Türklere mesela’
i Tırkê’(onlar Türktür) diyorlar. Bunları bilmediğini sanmıyorum. Xormek
aşiretinden çoğu Zazaca olmak üzere Kürtçe konuşan kesim de var ‘Şirnan,
Maskan, Sağyan) ama Türkce konuşan yok.
İkinci bir şey; ben size sorduğum sorulardan birinde ibadet ve inanç
şeklinden bahsetmiştim. Biz Zerdüşt geleneğinden, inanç kültünden geldiğimden
bahsetmiştim. Bu öyle cevaplanmayacak, düşünülmeyecek, geçiştirilecek kadar
önemsiz değil. Çünkü, bugün bizim coğrafyamızdaki Alevilerin bir benzeri
hiçbir İslam ülkesinde yok. Adı ne olursa olsun.
Sıralayayım:
1-Bizim Alevilerde kirvelik ve onun kuralları, hukukunun aynısı başka hangi
alevi denilen toplumda ya da tarikatta, dergâhta var, İslam ülkesinde var?
Belirtir misiniz? Bunu derken sadece ‘kirvelik’ kavramı olarak değil, aynı
hukuk, aynı yargı, aynı kurallar demek istiyorum.
2- Bizim Alevilerde, misayiblik ve kurallarının aynısı başka hangi alevi ya
da İslam ülkesinden, toplumundan var belirtir misiniz?
3- Güneşi, yüksek tepelerdeki ziyaretler, yeni ay, ateş, su, vb kutsallıkları
ve Hızır orucunun kuralları başka nerde var?
Bunlar Zerdüşt geleneğinden, inancından geliyorlar. Araplar bu coğrafyayı
yakıp yıkarken, zoraki İslamlaştırırken, halkımızın bu alevi kesimi sadece
‘dil ucuyla’ ‘biz de Müslüman’ız’ dediler ve eski inanç geleneklerini eğemen
İslam’a karşı hep gizliden gizliye ismini kullanmadan sürdürdüler. Bu da bu
inançların köken ve orijininin ismini nesiller boyu unutmalarına neden oldu.
Bu konuda Cemsid Bender’i de okumanızı isterim. Bizim cografya’nın alevi
kesimi hiçbir zaman İslam olmadılar, Türkleştirilemedikleri gibi…
İçlerinden haklı olarak gelmedi. İslam, kuraları ile açık ortada. Bu konuda
Alevileri Araplarla ilişkilendirmek büyük bir çarpıtmadır. Son yıllarda
yapılan bu yığın karanlık kaynaklı (bana göre devlet kaynaklı) girişimler,
tartışmalar, İzettin Dogan’lar yeni bir M.Şerif Fırat’lardırlar. Eskisinden
hayır görmeyenlerin kozları ellerinden alınınca ‘yeni’lerinin piyasaya daha
sözde kurnazca sürülmesidirler.
Ali, Veli, Hasan, Kerbela’sıyla, Kufe’siyle açık ki bir Arap hanedanlarının,
halife çatışmalarıdırlar; sana ne oluyor?Sen neyini kaybetmişin?
Müslümansan, Ali’ciysen kimciysen ol, ama bir halkın hafızasıyla oynamaya
kalkıyorsun farkında mısın?
İşte İslam işte beş şartı… Başka izahı var mı? Bunlardan hangisini
bizim
cografyanın Alevileri yerine getiriyor söyler misin?
Tarih masal değildir Sayın Nurali Sevin! Objektiflik ve araştırma
ister.
İlhami Sertkaya
01.09.2005
|