imaj.ilhami.jpg

Tarihin Tarihsizligi-2

Home
Düsünce ve Kolay Ezbercilikler
Aynayi Kendine Tutmak
Acayip Seyler
Aliskanliklarin Psikolojisi
Nuray Erenler ve Muratlarina Ermeyecekler
Linç Kültürü
Hiç Olmak
Manzaralar ve Biz
Karerce Bir Isik Yakmak
Bu Bir Borc Yazisidir
Su Insan Kizi de Garip
Karer Siteleri
Tarihin Tarihsizligi-2
Tarihin Tarihsizligi-1
Bulanik Sular ve incik Boncuk
Hallerimizden bazi haller
Durgun Gölleri Karistirmak
Tarih Masal Olsaydi
Kani Yado
Lozan Ve Oynanmis Kaderimiz
Ne gariptir bu Insanoglu
Onlarin Basbakani ve Bizim Amed
Ya Bu Deveyi Güdeceksin..
Eylül Kiran
Mercan Vadisi Denince
1.lüks siyaset
3.Dil yarasi
4.Digisen degistirecek
5.Kendini kemirmek
6.Cewlik bir siir
7.istanbul saldirilari
8.Ensenizi kabartmayin
9.Ömrüme mektuplar
10.Önce evinden
11.Evet pismanim
12.Köln yürüyüsü
13.Aldatilacakmiyiz
2.bin ladin
Ön söz
Anlasilmamak
Sözün bittigi yer
Pircan yaylasi
Cölasan'a mektuplar-1
Cölasana'a mektuplar-2
Cölasan'a mektuplar-3
Garip haller
Newroz adaleti
Tutsak sevgiler
Düsüncenin fay hatti
Durum ve durumlar
Türk devlet dalaveresi ve biz
Nefret
Bayrak ve tahammül
Cewlik bir siirdir simdi

Tarihin Tarihsizliği(2)

İlhami Sertkaya

Yıl 2005, yer binlom sitesi, yani adı bile yasak edilmiş, bir ülkenin, bir yöre insanlarının, yani sorulduklarında kuşkusuz hepsinin demokrat, evrensel, ilerici, anti ırkçı, anti faşist diye cevap aldıklarınız insanların yoğun olduğu bir site ve şu alıntıyı okuyoruz:

Madde 10: Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.



Ve bu alıntının övünerek Mustafa Kemal’ a ait olduğunun heyecanıyla yazan sayın muhittin Çalağan, bir de ‘son gaz’ devam ediyor kendince;

”Değerli canlar!

Anayasanın bu hükmü Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri özelikle Mustafa Kemal Atatürk'ün titizlikle uygulamaya koyduğu ve ulusal birlik ve bütünlüğü pekiştirmenin vazgeçilmez koşulu olarak kabul ettiği bir düşüncenin yazılı olarak ifadesinden başka bir şey değildir. Ve bu yaklaşım sayesindedir ki, Türkiye Cumhuriyeti Türkü, Lazı, Çerkezi, Boşnağı Pomağı, Ermenisi, Müsevisi, Alevisi, Sünnisi tanrılısı, tanrısızıyla birlikte yedi “düvele” karşı omuz omuza çarpışmış ve dünyanın her zaman bu en nazik bölgesinde tarihin emperyalizme karşı en büyük zaferini kazanmış ve insanlarını barış içinde bir arada mutlu etmeyi başarabilmiştir.”

Evet… Trajedimiz budur… Tarihine çelme vurulmuş bir tarihin çocuklarından bir bölümünün bize anlatmak istedikleri, oynamak istedikleri karer’cilik’, devrimcilik’, ‘demokratlık’, ‘insanlık!’ budur…

Memnun musunuz?

Doğru mudur şu yukarda yazılanlar?

Yani Kürt, Türk, Laz, Çerkez fark etmiyor, her halkın kendisine ait bütün değerleri fark etmiyor ‘anayasa!’ da bütün bu halkların değerleri eşitçe kendilerini ifade ediyor mu?
 
Yoksa tek bir dil, bir kültür, bir renk, bir bayrak, bir edebiyat, bir kimlik mi sadece eğemen?

Muhittin Çalagan Afrikada değil, Türkye’de yaşadığına göre bilmiyor mu dersiniz?

Peki bilmesine rağmen nedir böyle insanların derdi?

Şimdi ben Muhitin Çalagan’a kendisinin dilinin, kültürünün, edebiyatının, kimliğinin yasak ve inkâr edildiğinden ve bunun da tıpkı yukarda alıntı yaptığı insanın ‘bir tarihi hiley’le bunu yaptığının gerçekliğinden mi bahsedeyim?

Yoksa bu bir hile ve yalan değil de ben mi bilmiyorum?

Yoksa Kürdler kendi değerlerini özürce yaşıyorlar, dilleriyle eğitimlerini özgürce yapıyorlar; kimliklerini, edebiyatlarını, tarihlerini, kültürlerini özgürce, mesela Türkler gibi eşitçe yaşıyorlar ve hatta bunu ‘anayasa’ güvence altına bile almış, o yüzden zaten emperyalistler buyurmuş da Kürtler de ‘başımız üstüne sizi kırmayalım’ demişler dağa, taşa, kıra, fırtınaya çıkmış, onların hatırı için ‘baş kaldırmış’lar piknige çıkar gibi de ben bilmiyorum…

Ne diyor bu Muhittin Çalagan ‘insanlık aşkına’?

Yoksa ‘Çanakalede,Eğe’de kandırarak savaştırıp, sonra Kürtlerin haklarını yasaklamak için bu ‘hileleri’ yapanların bile savunamadıkları bir dönemde, bu ‘hile sahiplerini’ savunmak, Muhitin Çalağan gibilerine mi düştü?

Alevilik adına üstelik…

Karerli olma adına sonra…

Yoksa ben Muhittin Çalagan’a bir halkı ve ülkeyi eğemenlik altına almanın ‘kurtuluş savaşı’ olmadığını mı anlatayım?

Yoksa, işgal savaşının ‘kurtuluş savaşı’ ile karıştırdığını mı anlatayım?

Yoksa ‘Diyab Ağa’ların trajikomikliklerinden mi bahsedeyim yine?

Yoksa Seyid Rıza’ların o soylu direnişinin inkarcı, hileli, iki yüzlü Türk ırkçılarına değil de ‘Nasretin Hoca’ya karşı ‘can sıkıntısından’ olduğunu mu belirteyim?

Yoksa bu Türk ırkçı ideolojisinin adı ‘Kemalizm’ değilmiş de, bilinmeyen bir şeymiş meğer benim bilmediğim…

Yoksa 16 ocak 1923'de ‘daha kendisine Kürtler lazım olduğu dönem yani' İzmit’teki konuşmasında ‘Kürtlerden!’ bahsedip 20 Nisan 1924’de ayağını sağlamlaştırınca yine Kürtlerin sayesinde, Kürtler adına ne varsa silip süpüren anayasa oluşturan ‘Hile’den mi bahsedeyim Muhittin çalagan’a?
 
Yoksa bunun adı iki yüzlülük, yalancılık, ‘Bir Türk hilesi’değil de neymiş?

Bu ‘yoksalar’ çok uzatılabilinir. Kısaca şunu belirtmek istiyorum. BİZİM ÜLKEDE, BİZİM İNSANLARIMIZ,BİZLERİ ALDATAN KANDIRAN EL ALEMİN YALANCI HİLELİLERİ VE ONLARI SAVUNAN YALANCILAR KADAR, ONLARDAN DAHA CESARETLİ OLMAK ZORUNDADIRLAR…

Demiştim ‘durgun gölleri karıştıralım’, ve ‘incik-boncuk değildir söz konusu olan… Öyle olsaydı uğraşmazdım. Sorun düpedüz bir halkın kaderine yönelik bir 80 yıllık kanlı oyundur… Bu sitede şimdilik bu talihsizliği en açık Muhittin Çalagan’ın şahsında okudum…
 
Ve demiştim yine ’BU HALKIN VE DEGERLERİNİN SAHİPSİZ OLDUGU O KARANLIK DÖNEMLER BİTTİ’ diye! İnanmıyor da Muhitin Çalağan devam etsin, biz de paslanmış dosyaları açacağız bu bir ön açıklamaydı sadece…


İlhami Sertkaya
23.08.2005