SÖZÜN BİTTİĞİ
YER
Orası en çetin yeridir insan
oğlunun. Bütün acımasızlıklarına endekslenir nefes. Kazanmak için bir fırtınaya atmak zorunda
kalır yüreğini. Siyaset kapatır defterini.Dört iklim, koca tabiat, yazılmaya açılmış tarihin
sayfalarına adeta şahitliğe durur. Sesler sözsüz kopulur. ‘alta kalnın canı çıkar’.
Zayıf yanlar, ayaklar arasında kalmanın kurbanı olurlar.
Sözün bittiği yer, kavganın
dayatıldığı yerdir. Ona kavgaca cevap vermekten başka
bütün seçenekler yitirmiştir şansını. Kavgayı dayatanlar, sözü bitiren taraftırlar. Söze tahammül
etmeyenler, sorunu çözme büyüklüğünden yoksun olanlardır ve şiddeti bulunmaz bir nimet bilirler. İnsan
oğlunun en çirkinleştiği, en gayri insanileştiği yer de burasıdır işte. Ne var ki,
tek seçenek edilmiş kavgaya karşılık vermeyen de, çirkinleşiyor. En mazlum ve bütün insani özelliklere
sahip olsanız bile, dayatılan kavgaya karşılık vermezseniz, hiçleşirsiniz.
Olmayan bir sorunun kavgası
da olmaz. İnsanlık, eğemenlik altında olduğu doğanın bilinmezliklerini büyük oranda çözerek
bu gün internet çağına geldi. Sayelerinde bu güne geldiğimiz filozofların, bilim adamlarının
sözlerinin vaktiyle hep bitirilmiş oldukları, şimdi acıyla gülümsemelerimize takılıdır.
Ve daha gülümsemelerimize takılı kalan, sözü bitirmek alışkanlığını nafile sürdüren
kompleksle karşı karşıyayız biz kürtler. İnsanlık ve tarih nezdinde, sözü bitirenin ebediyen
kazandığı görülmemiştir. Çünkü ‘sözü bitiriyorum’ demekle söz bitmez. Hitler, Mosolini, cümle
dikta rejimleri sözü bitirmişlerdi. Osmanlı ve türk devleti kürtlere karşı sözü bitirmişlerdi. Osmanlı,
tarihe gömüldü, türk devleti, bu zihniyete kurban olmuşluğun bedelini
çekiyor. Hiç bir idari tedbirin, hiç bir acımasız yöntemin işi değildir sözü bitirmeyi ‘çözmek’!.
Sözün bittiği yerde son sözler
söylenmiştir aslında. Sözü bitirmenin kapsamı eger bir dil, edebiyat, kültür ve tarihiyle bir halk gerçekliğiyse....Kürdisten’ı
ağrı dağında gömdüğünü sananlar neredeler sahi? Seyit Rıza’yı, Şéxsaid’i
iğdam edenler, sözü bitirmiş olmanın muradını erdiğini sanmışlardı. Kimdi o ‘size
kürdüm diyenin yüzüne tükürün’ diyen adam?. Kimdir şimdi ’kürtlerden , birlikten, kardeşlikten’!
bahsedenler...?
İnsanlık, tarihte bedeller
ödeyerek bugünkü evrensel kültürün bir değeri olan demokrasi mevzisini kazanmıştır. Ve sözü bitirenlerin
hiç bir gerekçesini kabullenemez insanlık . Siz buna ister ‘vatan millet’ numarası yapın, ister
‘bölücü, birlik, bütünlük’ nakaratını ekleyin. Hiç bir gerekceniz
geçerli değildir insanlık nezdinde. Sözü siz bitirmişseniz aslında sizin probleminiz daha vahimdir.
Terleyeceksiniz. Kırmızı görmüş boğaya dönmüşsünüz çünkü. Kürtlerin sözü ‘kırmızıdır’.
Hem sözü bitir, hem de terle, ah vah et! Nerede görülmüştür sözü bitirilmek isteyen tarafın yanlız bedel ödediği?.
Nerede görülmüştür sözü bitirmek istiyenin rahat ettiği?. Bu kavgayı kimin başlattığını
sanıyorsunuz?. ‘Sizi inkar edeceğim, siz kabul edin’ diyorsunuz kürtlere. ‘Peki kendimizi tarihte
silelim, bitirelim emriniz olur’ denilmesini mi bekliyordunuz? İşte türkiye cumhuriyetinin tarihi, sözün bitirilmek
istendiği tarihtir. Lozan antlaşması, sözü bitirmenin kağıt üzerindeki diplomasi cambazlık oyunuyla
rahatlanacağı sanılmanın onayıdır. Söz, diplomasi başarılarla da bitmez. Bizim sözümüzü
bitirmek için, koyduğunuz kanunlarınıza, rengimizi, dilimizi, kimliğimizi, edebiyatımızı,
kültürümüzü inkar eden hukukunuza itaat etmemizi bekliyorsunuz?.
Peki neyi çözdünüz?
Kamburunuz büyük, yükünüz ağır,
altında kalırsınız.
Çok vahimdir sözün bittiği
yer.
İlhami sertkaya
|
|