Adına 'Hesrete' dedi
Kürtçe'nin Zazaca lehçesinde hazırlanan "Hesrete" isimli tiyatro oyunu ile "Zazaca
tiyatronun tıkanmış yolunu açtık" diyen İlhami Sertkaya, Zazaca bilen ve tiyatro becerisi olanların
kendileriyle ilişki kurma çağrısı yapıyor.
RONİ
YILDIRIM/AMSTERDAM
'Hep yasaklanmış, inkar edilmiş ve gittikçe uçuruma sürüklenmeye itilmiş
bir edebiyat, kültür, kimlik, gerçeklik beni hep vicdanen rahatsız etti. Bize küsen, bize küstürülen tarihimle barışmak
istiyorum" diyor İlhami Sertkaya. Kürtçe'nin Zazaca lehçesinde hazırlanan "Hesrete" isimli tiyatro oyunun yazarı
ve yönetmeni olan Sertaya ile oyununa ilişkin görüştük.
İlhami Sertkaya 'Hesrete' oyunuyla bu alanda
gerçek anlamıyla bir ilke imza attıdığını ve bu oyunla kendi deyişiyle rüyasını
gerçekleştirdiğini dile getiriyor.
-Sizin de deyişinizle bu rüyanızı nasıl gerçekleştirdiniz?
Evet,
sadece rüyalarıma bir yetim çocuk gibi girmiş ve adeta "beni tanıt" diye kulağıma zonkluyordu. Kendimce
uğaştım. Bu yetim çocuğu hayatın içine koymaya başladım. Elbiseler giydirdim derli toplu
şekillendirdim. Önerimi bazı tanıdıklara sundum. Sevindiler ama açık söylemeseler de, zordur başaramazsın
şeklinde emareler okudum bazılarının yüzlerinde. Ben ise başaracağıma dair kendime ve bu
yetim çocuğa söz verdim ve çocuk her gün biraz daha şekilleniyordu. O şekillendikçe ikimiz enginleri fethetmeye
koyulmuş yol alıyorduk. Deyim yerindeyse birlikte düştük kalktık ve menzilimize vardık. Yaklaşık
altı ay böyle geçti ve sıra bu çocuğu tanıtmaya gelmişti. Adına hasret dedim.
-Hesrete
adlı oyununuzda neden Zazaca lehçesini kullandınız?
Hep yasaklanmış, inkar edilmiş
ve gittikçe uçuruma sürüklenmeye itilmiş bir edebiyat, bir kültür, bir kimlik, bir gerçeklik beni hep vicdanen rahatsız
etti. Eğer annemin kendisiyse bu gerçeklik, ben isem biz isek, tarihimize ve anneme olan borcu ödemenin muthiş ve
zor görevin payıma düşeni ile ilgili bir aymazlıktan sıyrılmalıyım. Haklı olarak bize
küsen ve bize küstürülen tarihimle barışmak istiyorum. Ruhumuza kadar işlenmiş bütün asimile karakollarını
bir bir yıkmaktır payımıza düşen ve onu yapmalıyım. O yüzden Zazaca.
-Bu oyunu
hazırlarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Yasaklanmamış, özgürce gelişen
dillerde tiyatro çalışması için bir şey gerekiyor; Oyuncular. Bize ise iki şey gerekiyordu: Oyuncular
ve Zazaca'yı bilmek. Kimi tiyatro oyuncuları da geldi çalışmamıza fakat Zazaca bilmedikleri için
çalışmamıza katılamıyorlardı. Kimileri de Zazaca biliyorlardı fakat tiyatro becerileri
yoktu. O yüzden biz adeta koşup durduk, derken sekiz kişilik bir ekip oluşturabildik. Provalar için imkanlarımız
yoktu ama arkadaşlarımızın, hepimizin umutları vardı. Bu umut bize yeterdi. Bize prova yeri
için yardımcı olanlar da oldu. Onlara buradan teşekkürlerimizi bildirmek isterim. Hemen her hafta bir şehir
bir köşe-bucak yer arıyorduk. Arkadaşlarımızın üçü öğrenciydi. Maddi ve zaman zorlukları
da vardı ama belirtmeliyim ki, onların fedekarlıkları beni çok sevindiriyordu.
-Koma Hesrete
ekibi olarak çalışmalara nasıl başladınız?
En önemlisi şu bilinçle hareket ettik,
hatalarımızdan korkmayalım ve dilimiz için korkmaya hakkımız yok. O yüzden provalarımızı
yaklaşık bir yıl kadar sürdürdük. Sorduk, soruşturduk, tecrübeli olanlara provalarımızı
bazen seyrettirdik. Görüşlerini aldık, teknik konularda yoğunlaştık. Bir yıl kadar sonra, artık
sahneye koymayı planladık. İlk kez 24 Nisan 2004'de Hollanda'nın Den Haag kentinde sahneledik. O gün, orada bir ilke imza attığımıza
şahit olduk. O gün bizim "Koma Hesrete" ekibi için bir başarı günüydü. Çünkü iyi bir performans gösterdik ve
başardık. Arkadaşlarımızın yüzünde o tarifi zor olan sevincini, o tarihten çıkıp gelen
yetim çocuğun renk anaforlarıyla buluşmasını ancak bir emeğin zaferi, cümlesiyle ifade edebilirim.
Her birimizin içinde müjde kuşları ötüşüyordu. Evet orada o gün bir müjde verdik tarihe, çünkü Zazaca tiyatronun
tıkanmış yolunu açtık. Artık yürüyeceğiz. İşte benim rüyam böylece gerçekleşmiş
oldu. Tabiki bu rüyanın gerçekleşmesinde bütün "Koma Hesrete" oyuncularının damgası var. Hepimizin
rüyasıydı.
'Küllerinde yitirilmeyen umutlar'
-Tiyatro çalışmalarınızla
neleri amaçladınız?
Bilinir ki bir dil, çıplak bir insan vücudu gibidir. Onu süslemezseniz, giydirmezseniz
gelişemediği gibi ölür de. Edebiyat, şiir, tiyatro, dili besleyen, dili süsleyen ve geliştiren olgulardır.
İlk amacımız Zazaca'nın yoksun bırakıldığı bu olanaklarla onu geliştirmek.
Tiyatrodaki ilk amacımız bu. İkincisi tiyatro ile onun metodu ile mesajlar vermek. Konumuz yaşanan ve yabancısı
olmadığımız hayatımızın bir parçası yani "Hasret". Avrupa'ya göç etmek zorunda kalmış
bir ailenin şahsında yaşanan gerçeklikler... sevgi, aşk, hasret, yaşanan çelişkiler yumağında
paylarımıza düşen o renksiz hayatı renklendirme maratonu, bir geçmiş bir gelecek, sebepler, olasılıklar
ve kül aşkların küllerinde yitirilmeyen umutlar.
-Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?
Asıl işimiz yeni başladı diyebiliriz. Biz "Koma Hesrete" ekibi, Zazaca tiyaro alanında
bir adres olacağız. Yeni projelerimiz var ve bunun sürekliliğini sağlayacağız. Kurumsallaşmaya
doğru gidiyoruz. İlk sahneden sonra bize birçok yerde sahne teklifleri geldi. Haziran'da Berlin'de olacağız.
Almanya'nın birkaç yerinde ve Hollanda'da yine birkaç yerde bu aralar davet geldi, sahneleme günü bekliyoruz. Roj TV
çekim talebini belirtti. Dediğim gibi asıl işimiz bundan sonra başlayacak. Bu arada sizlerin aracılığınızla
bunu belitmeliyim ki; biz bu alanda kapsamlı çalışmak durumundayız. Zazaca bilen ve tiyatro becerisi olanlar
bizimle iletişim sağlayabilirler. Bu alanda bütün birikimleri elimizden geldiğince kapsamak istiyoruz. Bir
ekolleşmeye yöneliktir projemiz.
|
|
|
|
|