imaj.ilhami.jpg

Zaferi gecikmis sevdayim
Home
Cafran Bir Sicak Selamdir
Sirnan Desen üsümem
Zazaca Dili Temel Dersleri-9
Zazaca Dili Temel Dersleri-10
Zazaca Dili Temel Dersleri-11
Zazaca Dili Temel Dersleri-12
Zazaca Dili Temel Dersleri-13
Zazaca Dili Temel Dersleri-14
Zazaca Dili Temel Dersleri-15
Zazaca Dili Temel Dersleri-1
Zazaca Dili Temel dersleri-2
Zazaca Dili Temel Dersleri-3
Zazaca Dili Temel Dersleri-4
Zazaca Dili Temel Dersleri-5
Zazaca dili Temel Dersleri-6
Zazaca Dili Temel Desleri-7
Zazaca Dili Temel Desleri-8
Chat
Stranên zazakî-1-
Stranên zazakî-2-
Helbest
zazaca dili
Hesrete
Zonê min
Siirle mesaj
Hollandaca röportaj
Zaferi gecikmis sevdayim
Türkce siirler
Siirler-Kurmancî
Helbestên dimilî

  Hollanda’dan yaynınlanan “SESİMİZ” Gazetesiyle yapılan röportaj

                                                                                      1992 – Temmuz

‘Dili, kültürü, sanat ve edebiyatıyla can evinden yara almış bu coğrafya…

 

‘ZAFERİ GECİKMİŞ SEVDAYIM’ adlı şiiri üzerine söyleşi ;

 

SESİMİZ- Sevgili İlhami, öncelikle hoş geldiniz aramıza. Söyleşilerimizde, söyleşilerde artık gelenekleşmiş bir soru ile başlamak istiyoruz. Sesimiz  okurlarına kendinizi tanıtır mısınız ?

İLHAMİ SERTKAYA- Ben, üzerinde kıyametlerin koptuğu, adına insan olmanın, yaşamanın, ağır bedelleri ödenen Kürdistan’ın Çewlik (Bingöl) mıntıkasından dünyaya geldim. Milyonlarca kürd çocukları gibi, sırtıma giydirilen asimile gömlegi ile, eğitim enstitüsünü bitirdim. Ancak bir yıl savcılı, mahkemeli görev yapabilidim. Çünkü yine milyonlarca kürd insanı gibi ‘ Bölücülük’ ile suçlanılıyordum. Edebiyat ile, liseli yıllarda tanıştım, ilgilendim. Edebiyat sevgisi, ilk kez bu dönemde bilincimde yoğruldu. Tarihi baş aşagıya çevrilmiş bu ülkenin bağrına dayatılan zulüm ve dramatik yaşamdaki insan manzaraları, doğaldırki beni erkende sarstı. Bağırmalıydım artık. Gerçeklerin hep yasak edildiği koşullarda, anne sevgisi gibi edebiyat sevgisini de ne yazık ki tadamadım.Yani onun ile özgğrce sarmaş-dolaş olamadım. Ve o sevgiyi, çoğu kez yürüdüğüm dağ eteklerinde, gece karanlıklarında yüreğimde taşıdım. Şimdi Hollanda’ da, büyük bir gecikmişlik, ağır bir hasret ile kalemimde dökerek şiirlerimle konuşuyorum.

 

SESİMİZ- Şiirlerinizi besleyen, ona kaynaklık eden yaralı bir coğrafya tüm çıplaklığı ile okuıru sarıyor. Sesimiz okurlarına ; ‘Munzur diye şafağı var yakılan gecelerin’(sy.48) gibi dizelerle betimlediüniz ‘coğrafya’ hakkında neler söylemek istersinniz ?

İLHAMİ SERTKAYA-  Göksünde bir değil, dört bıçak saplanmış ve ölmemeye direnen bir anne düşünün. Ve annenin etekelrinde yetim kalmamak için direnen oğullarının, kızlarınının boyun eğmeyen kahramanlıklarını….kanın sulara karışıp aktığı nehirleri, yapraklarınını tankların ezdiği çiçekleri var. Dili, kültürü, sanat ve edebiyatı ile can evinden yara almış bu coğrafya. Annenin bugün kolları işlek, gözleri açık ve ufuklara bakıyor.Toprağından ‘camuşkıran’lara direnebilecek Newroz çiçekleri var artık. Tarifsiz acılardan sonra, bugğn coğrafyanın güneyi sıcaktır.Kuzay, bahar iklimine doğru bir hayli yol almıştır. Doğu’sundaki suların bulanıklığı, güneyin sıcaklıüını da heniz yetersiz tadarak, bir türlü netleşmedi. Kuzey-batı parçasında esen arap rüzgarına karşı, hala bşrşkşmşnş yeterince oluşturamayan fırtına eveli bir sessizlik var.Coğrafyanın bu günkü durumunu kısaca böyle tanımlayabiliriz.

 

SESİMİZ- ‘ Ceylanlı kayalarda kaldı elleri gelinlerin, boncukları avuclarında kül çocukların’(s.49) diye tarihe tanıklık, hayata sözcülük ediyorsunuz. Sözcülük artı tanıklık eşittir zulüm mü, başka mı, dahası sürgün mü ?

İLHAMİ SERTKAYA- Tarih, bize sömürge zincirine vurulmuş kürt toplumunda, adı ancak ‘zulüm’ ile tarif edilebilinecek acımasızlığın sınırsız ve çeşitliliğinin sürekliliğini göstermektedir. Böyle bir tarihte, zulüm, baskı, sürgün iç içe uygulanmaktadır. Marifetli, yaratıcı ve kahredici elleriyle ‘ceylanlı kayalar’ a çıkıp destnalar yaratan kürd kadını, elelrini düşmana teslim etmemek için direnmiştir. Bu durumda elelrinde dikiş-nakış ve örgü yerine, kaya parçaları, tüfek vardır. Vuru da vurulur da…onurlu yaşamak ister. Elleri düşman elinden değil, kayalarda kalsın ister.Bacıdırlar, annedirler, gelindirler sonra…Çocukları vardır.Çocuklar, annelerinden başka hiç bir şey his etmeyecek, düşünemeyecek  kadar bebek iseler eğer, bu kan-bıçak ortamında minnacık ellerinden, incecik boyunlarındaki oyuncak-boncuk taneleri ya kül olur, ya da artık kendşlerini oyalayamayacak, ssuturamaaycak kadar anlamsızlaşır.Sonra uğruna dövüşülen öz yurdundan kopartılmak ister. Bu sürgündür ve amaçlanan kültürel imhadır.Kürdistan’ da iki imha şekli sürekli uygulanmıştır.Fiziki ve kültürel imha. İkisi iç içe uygulannır. Sorunuzda, söz konusu ettiğiniz dizelerde fiziki imha ağrlıkta ve onu dizelemektedir,

 

SESİMİZ- Yurt  dışında yaşıyor olmak, bizleri yanlış kanılara, yorrumlara götürüyor. Kısırlık, konu sıkıntısı vb.İnsanın insana hatta kendisine de yabancılaşmasının doruğuna eriştiği bir ortamda, bir ‘kısırlık’ ta, ‘sıkıntı’ da söz etmek olası mı ? siz bunu nasıl yorumluyorsunuz ?

İLHAMİ SERTKAYA- Farklı koşullar ve kültürler içinde yaşamak konusunda, kimileri tamamen karamsar bir tablo çizebilmektedirler. Ben bunu doğru görmüyorum.her olgu gibi, bu durumun da olumlu ve olumsuz yanlarınız gözden kaçırmamak gerekir.Teknik bir çok değişimler getirmiştir.Makine, insanları kendi bir parçası ahline getirme kısırlılığını eğemen kılmaktadır.Bu da, maneviyatın, duyguların gerilemelerine zemin hazırlamaktadır.İnsanın irades,nden somutlanan kişilikler, ya makine devinin altında erir, ya da, koşulların gerekliliklerinde, yeni yaratıcılıklar oluştur.Güölü insan umutlu insandır.Bu bağlamda insan olan bir yazarı da ele alabiliriz. Yazar yurt dışında, eğer yalnız kendi ülkesindeki yaşanmışlığı konu alma gibi bence dar çerçeve amaçlarsa, elbette ‘kısırlık’ ve ‘konu sıkıntısı’ yaşar.Fakat onun ile birlikte, içinde yaşadığı koşulları, çevresindeki gelişmelere karşı duyarlılığını elden kaçırmazsa, bu ‘tıkanık’ durum yaşanmaz.Yeter ki yazar kendi coşkusunu ‘ülke-yurt dışı’ şkşlenşyle daraltmasın.

SESŞMİZ- Tekrar yaptınızıa dönerek son souyu soruyorum. Yapıtınız yazın çevrelerinde nasıl karşılandı? İlhami ‘uçurtmalar bekleyen mavi bir boşluktur içim’(s.8) diyen ozandan okur neler bekleyebilir ? tezgahta neler var ?

İLHAMİ SERTKAYA- Biraz da gecikmeli çıkan bu (şiir olarak) ilk yapıtımdır.Benim için bazı yönleriyle bir sınavdı.Bu sınavı kendi özgüllüğümde verdim ve başardım.Yapıtım umduğumdan daha fazla beğeni buldu.Şimdi şiirlerimde eksik, güçsüz ve başarlı yanlarını daha iyi kavradığımdan dolayı avantajlıyım….bu çalışmalarımdan sonra edebiyat alanında bir takım projelerim var. İşte ‘uöurtmalar bekleyen mavi bir boşluk ‘ olan içimi, insanların ‘seyretme tadını’alabilecekleri uçurtmalarla doldurmak, uçurtmak istiyorum.

SESİMİZ—Teşekürler ve başarılar dileriz

İLHAMİ SERTKAYA- Ben teşekür ederim..

 

 

 

Enter content here

Enter supporting content here