Şair-yazar İlhami Sertkaya: Amacım şiirle halka mesaj vermek
14
mart-2000
ADEM KARAÇOBAN
Uuzun süredir Hollanda'da yaşayan
ve bugüne kadar biri Kürtçe olmak üzere dört şiir kitabı yayınlanan, yazar-şair İlhami Sertkaya ile
görüştük.
- Şiir yazmaya nasıl başladınız, neden etkilendiniz?..
76, 77
yıllarının fırtınaları içinde politik yönlendirmelerin güzergahında yürürken, doğal
olarak birçok şeyi sığdıramadım güncelliğime. Gerekeni yapmalıydım. Beni şiir
yazmaya iten sebep, egemen olan inkarcı bir aklın, doğallığı yok ediş serüveniydi. Bu serüvenin
sadece politikaya sığmayan özgüllükleriydi.
- Beklentiniz var mı bu konuda...
Eserlerimden beklentim, halka şiir diliyle bir mesaj
vermektir.
- Çalışmalarınız...
Şimdiye kadar üç Türkçe, bir Kürtçe şiir
kitabım yayınlandı. İlk Kürtçe kitabım İstanbul'da MED Yayınları'ndan çıktı.
Türkçe şiirlerim ise, Avrupa'da... Şimdi ise, yeni bir şiir kitabı çalışmalarımı tamamladım.
Ve üzerinde çalıştığım bir roman çalışmam var.
- Sanatçı ile politika ilişkisi...
Sanat bir ideolojinin yansımasıdır.
Her sanatçının birikimlerini yönlendiren bir dünya görüşü var. Onu politikadan ayrı ele alamazsınız.
"Şiir ayrı politika ayrı" şakası yapanların da kendilerinin bir politikayı yansıttıklarını
bilmiyor kadar cahil olamazlar. Sanatçının esas uğraşısı, eskiyi, çürümüşlüğü, toplumsal
sorunlara artık cevap vermeyen statükoculuğu değiştirme, alternatif olan yeniyi, çözümleyiciliği
göstermektir. Değişimci-dönüşümcü politikanın haklılığına işaret etmektir. Kürdistan'da
köyler yıkılmış, sürgünler ve vahşi manzaralar oluşuyor, sanatçı diye bunları işlemiyor,
görmemezlikten geliyorsun.. Evet bu da bir sanattır. Fakat kendine toplumsal gerçekçi maskeyi takmamalısın.
Gerçekler acıdır. Yaşanan acıların dili yok. Sanatçı bu acıların dili olmalı.
- Süreci nasıl görüyorsunuz..?
Gerçekten şaşırtıcı bir dönem. Şaşırtıcılık
hep olumsuz anlamında değildir tabii. Olumlulukla örtüşür diye mutlaklık da değildir. Oynatılmaz
taşları yerli yerine koymadan barış gerçekleşmez. Kürtler herhalde keyfince, canları sıkıldı
diye tarihten günümüze silaha sarılmadı. Tabii ki, barış ve özgürlükler için bunlar bilinen şeyler.
Bilinmeyen Türk devletinin sebep olduğu ve kendisine de pahalıya mal olan bu savaştan ders alıp almadığıdır.
Türkiye kendisini uçuruma sürükleyen inkarcı şovenizmin kör inatçılığıyla mı devam edecek,
yoksa demokrasi sınavına mı girecek? Bu durum esas itibariyle belirsizliğini koruyor. Fakat zamanın da pek zamanı yoktur. Barış eli uzatan Kürtler... Türk devleti buna cevap vermeli.
|