imaj.ilhami.jpg

Türkce siirler

Home
Cafran Bir Sicak Selamdir
Sirnan Desen üsümem
Zazaca Dili Temel Dersleri-9
Zazaca Dili Temel Dersleri-10
Zazaca Dili Temel Dersleri-11
Zazaca Dili Temel Dersleri-12
Zazaca Dili Temel Dersleri-13
Zazaca Dili Temel Dersleri-14
Zazaca Dili Temel Dersleri-15
Zazaca Dili Temel Dersleri-1
Zazaca Dili Temel dersleri-2
Zazaca Dili Temel Dersleri-3
Zazaca Dili Temel Dersleri-4
Zazaca Dili Temel Dersleri-5
Zazaca dili Temel Dersleri-6
Zazaca Dili Temel Desleri-7
Zazaca Dili Temel Desleri-8
Chat
Stranên zazakî-1-
Stranên zazakî-2-
Helbest
zazaca dili
Hesrete
Zonê min
Siirle mesaj
Hollandaca röportaj
Zaferi gecikmis sevdayim
Türkce siirler
Siirler-Kurmancî
Helbestên dimilî

ilhami.jpg

 

BU MAVİ DURUŞ BU YORGUN TARİH BU ENKAZ BAHÇELERİ

 

 

 

Buğulu camlardan akan bir mülteci bakışındayım şimdi

Saçlarını dağ rüzgarları taramış aykırı bir duruş

Bir koyu yalnızlık büyüyor ayak seslerimde

Dövülen ömrüm

Dayanmanın tılsımı

Hüznüm

Kinim...

İbresi kırılmış zamanlar içindeyim

Adressizlikler ve yersizlikler yeridir yerim

Yüzünde ayrılıklara yaslandığım o şiir yani

Yani sen

Yani Çewlik

Red ettiğim kirli kimliksizliğim

 

Annem beni zazaca şarkılarla büyüttü biliyor musun

Yakılan yaylaların duvar diplerinde kaldı esmer çocukluğum

Ne karıncalarla paylaştığım sofralarım kaldı artık

Ne de size gösterebileceğim kapılarım benim

Bir  anım bile ....

Sanki periler masalı ah...

Bu mavi duruş, bu yorgun tarih, bu enkaz bahçeleri

Bu mevziler, bu hançerlenmiş ziyeret tepeleri

Utanmaz medeniyetin marifetleri

Daha cesedler üstünde kardeşlik söylenceleri

 

Ben sözün bittiği bir iklimdeyim şimdi

Kara listelere almışlar gülüşümü

Aşklarım, sevmelerim yasak

Çılgın bir ülkesizliğe dayatmışlar ömrümü

Ve sokaklarımda cinayet bekçileri

Babam bacım zinzirlere vurulmuş

Beyhude inkarlara kalmışım

Ondandır gözlerimde uçurumlar büyüyor

Yüreğim....sorma gitsin

Ulaşmalarıma pusular kurulmuş

Selamlaşmalarıma kıran,ayrılıklarıma mayın

Eski bir kanayan hançerdir bağrımda daha

Ondandır bu toplu mezarlar,  bu faili meçhul bilmeceleri

Bu asi duruş, bu yorgun tarih, bu enkaz bahçeleri

 

Daha kitapların yazmadığı bir uçurum iklimdeyim şimdi

Çaresizlikten değildir çektiğim bu ah

Değildir güçsüzlüğüm bu uzaklar

Kanlı yanılmalarım, dost sandıklarım

Sırtından vurulmuşum da ertelenmiş zamanlarım benim

Gelmemiş baharım

 

Kendini doğuran bir sevdayım şimdi

Asırların asırların hasretiyle geleceğim anlıyor musun

Bu asi duruş, bu yorgun tarih, bu enkaz bahçeleri

Biliyor musun....

   

 

 

                      GİTSEN AVAŞİNLER KANAR

 

Gitsen avaşinler kanar, susar şarkıları zagrosların

İçimde ölü fırtınalar,bir uyduruk tarihe kalırım

Yeniden kirlenir şafaklarım, kimseler duymaz

Ağlarım...

Anlatamam hallerimi, dillerim yanar

Duyamam ebabil ötüşlerini, kentlerim pusulanır

Sapıklar basar gecelerimi ve bir başak gibi terke kalırım

 

Gitsen ayrılıklar yıkımlar, gitsen deli uzaklar

Erir duygularım

Renkleri kararır sevmelerin, kör olurum ölürüm

Çıkmaz bir acıyanım

O kaval kırık kalır içimde

O şarkı yarım...

 

Gitsen avaşinler kanar, susar şarkıları zagrosların..                                

 

 

 

 

 

                                          BU GECE

 

Söylenmemiş sözlere sığdır yalnızığımı bu gece

Şiirim ol

Ne hasret, ne gurbet, ne hüzün bu gece

Sılam ol

Rotasını, kıblesini  aşmıs özlemlerim

İn düşlerimde dokunayım bir

Bir süreyim sevdalı hüriyetine yüregimi

Çewlik yıldızlarını içsin gözlerim

Irak patikalara vurayım kendimi

Hatıralarına yaslanayım o kuytuların

Ve ay firar yansımasın bu gece

 

 

Dillenmiş çocuklara sığdır yalnızlıgımı bu gece

Kentim ol

Esmer  yüzünü

Ve al gülüşünü gezdireyim sokaklarımda

Hani o mor çaglayanlar sürsün içimi

Ne cinayet bekçileri, fidyeli avcılar

Ne yalan tarihlerin o sersem kasapları

Bir yürek kanamasın bu gece

 

 

 

Güzel duygulara sığdır yalnızlıgımı bu gece

Duru umutlara

Müjdem ol

De ki baharın geldi, bitti çılgınlıklar, o inkar masalları

O kardeşlik diye sunulan zıkkım kimliksizligim

O ölüm alkışcıları, linç gösterileri

O kanlı maskaralıklar bitti de

Bitti de, servetlerin politik ve haydut saltanatlıkları

 

 

Kristal bakışlara sıgdır yalnızlığımı bu gece

 

 

 

 

 

 

 

 

                                       ASİ KIZ       

 

Saklı sıcak bir tarih tılsımıdır resmin senin

Gözlerin daha ulaşılmamış bir aşk mektubu sanki

Kirletilmiş kıyılarını döven denizdir ellerin

Kadife gecelerini dokuduğumuz o köy damlarında

Ortak muradlarımıza yansıyan alevler gibi

Daha şiirimde sır, sabrımda sevdasın asi kız

Ayrılığım seni sevmektendir bilirsin

İçimi  nakşeden bu sessiz çığlık

Düşlerime bir hançer gibi inmiş bu keder

Bu sensizlik bu cehennem, bu hasret

Sırf seni sevmemdendir asi kız

Bu kopan kızıl kıyamet

 

Ben zamane dervişlerinin söylencelerindeki destanım asi kız

Uçurum iklimlerinden geliyorum

Kıbleleri bilmez, sınırları dinlemez  o firari aşkıyım

Büyük yalnızlıklar bilirim

 Fermanlar, kuşatmalar, ranzalar

Prangalar mapuslar

Fırtınalar yürüdüm karanlıklar pusular geçtim

Ateşler biçtim acılar içtim

Bir vurulmuş tarih kokar ellerim

Bir yangın iklimi

 

 

Ele geçmez bir sözdür seni sevmek asi kız

Sansürleri hükümleri geçersiz kılan bir şiir, dilden dile

Bağrına yaslanmanın, gözlerine bakmanın özlemi

Yokluğun zehir bir gurbettir yani

Hani şarkılarin, şairlerin,  anlatıp bitiremediği

Hani düşlerin  mor gülüşü, o sessiz iç çekimleri

Sen kırlarda kardelen çiçeği, kentlerde şafak rengisin

 

Bir tarifsiz sevdadır seni sevmek asi kız...

 

 

 

 

 

             BENİM İŞİM SANA GELMEK OLACAK

 

Bütün uzakaları özleminle biçip geleceğim sana

O gün  sevdalara devriyeler yıkılmış olacaklar

İşi biştmiş ve çekilmiş ayrılaklar

Uzaklar bir kirbit çöpü

Eskimeyen rüzgarları ve yarlarıyla

O dağlar kalacak, bir de sığınaklarım, anılarım

Belki ben olmayacağım ama yollar hüzün yolcularını taşımayacaklar

Kirli ve tedirgin dolu sessizlikler bu kentlerin yüzünde

Silinmiş olacak bu kavgalarla

Gecelere ipek yumuşağı ve hesapsız mor renkler giydirecek çocuklar

Asılı bir müzelik eşya izi gibi duracak sürgünler

Sahibleri gibi çürüyüp gidecekler süngüler

Orada..o vakit bir şafak tadında başlar geleceğim

 

 

Benim işim sana gelmek olacak hep

Takvimleri mevsimleri geçerek

Çekip biçerek özlemlerini

Benim işim sana gelmek olacak

 

 

 

 

 

 

               TARİF EDİLMEZ BİR KARANLIKTAYIM ŞİMDİ

 

 Anladım, 1982 nin bir son bahar gecesiymiş

Geçtiğim yanık tarlalarmış,yüzüm enkaz ellerim kan

Sessizliklerin seslerini akıyor bir ırmak:Meriçmiş

Güzel gözlerinden bir ülke kör edilmiş

Bağrında eylül tankları, militer postallar

Cesetlerle övünen azab soytarılarına kalmış kentlerin yüzü

O yüzden bu kan, bu kıyım adetten ve adalettenmiş

Gögüslerinde cinayet simgeleri apoletler

Bakışlarında o cehennem, o zehir zemberek, gururdanmış

 

Anladım, 1982 nin bir son bahar gecesiymiş

Aşklara kıyamlar düşmüş, sevmelere talan

Bir kürdistan köyünde,bir çocuk tarihi ağlıyor durmadan

Bir kadın saçlarını yoluyor mesela vandan

Terfili ve resmi eşkıyalar, kanunlarıyla daha  yasal gülümsüyorlar

Dağlarda kar

Yollarda ceset sayımları, cemseler konvoylar

Zamane dervişleri sabırlarıyla çekip gitmiş

Şiirler lüzümsüz, anlatımlar gerksiz, söz bitmiş

Haklı olmak yetmiyormuş, bilmedim, güçsüzmüşüm

Ondandır en duru istemlerimle gecelere düşmüşüm

Bu enkazlarda ben bir düş müşüm

 

 

Anladım 1982 nin bir son bahar gecesiymiş

Özgürlüğün gözlerini ne kadar anlatsam faydasız

Yıkım tacirlerini, paşa kirliliklerini, çete sersemliliklerini

Zindanları, yangınları, inkarımın üstünde boktan kanunları ne kadar...

Kürdistanın bağrında bir çocuk durmadan tarihi ağlar

Zamansız bir kırlangıç göçü başlar

Ve yollar yollar.....

 

Anladım 1982 nin bir son bahar gecesiymiş

Tarihe düşen bir kara not; aylardan eylülmüş

İçime firari bir ayrılık düşmüş, kimliğim hükümsüzmüş

Gecelerce koynumda bir yalnızlık yürümüş

Merhametim hikaye, insafım masalmış

Acımışım, acılarım büyümüş,bir de kanmış, kanamışım

Anladım...bu anlaşılmazlığımız bilerekmiş

Bu ‘vatan’ bu ‘millet’ bu ‘sakarya’

Bu ‘birlik’ bu ‘kardeşlik’, inkarımın zehir zıkkım tadıymış

Anladım..  bu zindan bu  sürgün bu süngüler

Zalimin anlamdığı dilde cevap vermemenin bedeliymiş

 

 

Anladım 1982 nin bir sonbahar gecesiymiş

Anaların göz yaşlarında kentler kayıplar

Cesedler üstünde zalim paşalar fesitavalleri, iğrenc ayıplar

Son olsun...artık yanlış büyümeyeceksiniz çocuklar...

 

 

 

 

                                      İHTİMAL

 

Sana unuttum baharları, uzun bekleyişler içinde

Saydım sayıkladım sana dair ne varsa bu hayat içinde

Bir şelale kaldı bakışlarından öte

Büyüyen sensizliği unuttum, yaslandığım düşlerde

Düpedüz sen kaldın, gizlerin gözlerin ve ellerin

 Saklı umudun sıcaklığındadır o al gülüşlerin

Daha bir ihtimal, geleceksin

 

Büyüyen bir yanlışlığın kentlerinden geçmişiz

Gizden günden geçmişiz, selden sudan

Hayatlarımıza aykırı hükümler vurulmuş da ateşler biçmişiz

Kayıplara düşmüşüz, zindanlara dolmuşuz

Bizden sorulur o yüzden aşklar ayrılıklar

İşte koyu sesizliklerden erken inmiş saçlarıma bu aklar

Yollar, yıllar anılarımızın kesildiği kavşaklar şimdi öksüz

Bütün umursamazlıklarıyla esen rüzgarlardan öte

Çıldırmış bir özlemden ne kaldı geriye

Cevabını arayan bir mor soruyum işte

İhtimal bulacağım seni

 

Sana unutsam da baharları, uzun bekleyişler içinde...

 

 

 

 

 

                   PAYIMIZA BU HAYAT DÜŞTÜ

 

Kör, kara bir hayatla buluşturdular bizi

Çamurdan çocukluğumuzu özgürce oynayamadığımız

Korkuluklar koydular uykularımıza, anlayamadığımız

Koca teredütler yüklediler günlerimize

İçimizde seferberliklere çıkan tren sinerleri

Raydık sanki

Kızgınlıklar birikiyordu geçtiğimiz vadilerde

Bir öfke yankısı, bir yitik adres

Dönüşünü tüketmiş bakışlar taşıyorduk

Doluyduk, sessizdik, geçiyorduk sehel vakitlerinden

Kıyıya vurmuş alabalıklar değildi

Daha süt kokan yaşımızla cesedler gördük

Kırlarda kovulmuş kuşlar gibi üşürdük ortalıkta

Annelerimizin yaktıkları ağıtlara yaslanırdık çaresiz

Ondandır uzun yollara verdik bedenlerimizi

Steplerde ayak izlerimiz....

Biz

Her birimiz inkara verilmiş  yetim bir tarihin çocuklarydık

Büyük kalkışlara çıkardı yüreğimiz:bilmez miydiniz

Payımıza bu hayatı siz düşürdünüz:düşmez miydiniz

 

 

 

 

 

 

 

                     SENİ ANLATIYORDUM

 

 

Sensizligi anlatiyordum ayrılıklara

Pusulara verilmiş bir mayın tarlasıyken içim

Bu kentler bir yitik adresim

Her kavşağında ölümden sınavlarla agarlanırdım

Biliyorum beni bir sıcak gülüşle bekliyordun

Daha katmerli ve terli bir mühürdü sanki gamzelerin

Bir budala tarih kokardı ezberden ve mevsimler eylülken

Yorgundu  bu kentler kirlenmekten

 

Gözlerini anlatiyordum yollara

Yarim kalmış şarkılar gibi susarak

Adın kitaplarda yasak, düşün gecelerden sıcak

Zamanlar sensizlige kilitliydi

Saçlarında uzak yağmur iklimleri

Çewlik kokardın sen

 

Seni  anlatiyordum çocuklara

Sen olmazsan hasretler ne yazar,nasıl söylenir destanlar

Sevdalar neye yarar....